Mülkün, devletin, milletin ve belki de dünyanın temeli adalet olduğu halde; hâlâ diz boyu adaletsizliklere şahit olmak insanları derinden etkiliyor. Sözde değil, özde adalete hepimiz muhtacız.
Adaletten söz açıldığında meşhur olmuş sözlerden biri de “Berlin’de hâkimler var!” sözüdür. Bir değirmenci ile günün Alman kralı arasında geçen bir tartışma sonrası sarf edilen bu söz, başka ülke ve şehirler için de kullanılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Evet, dünyanın her yerinde adil hâkimler vardır ve inşallah olmaya da devam edecek.
“Değirmenci ve kral” arasında geçen, çoğu kişinin de bildiği gerçek bir hikâye vardır. Tekrara girmek pahasına Şaban Şimşek’in (Prof. Dr.) paylaştığı bu hikâyeyi bir daha dinleyelim: “1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur. Manzara güzel, hava nasıl ferahtır.
‘Yazlık sarayımı burada yapalım’ der, sessiz ve sakin kapanıp okumayı çok seven, kütüphanesiyle ünlü kral. ‘Değirmeni satın alın. Yıkın yerine saray yapın’ der adamlarına. Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler.
“Değirmenci malını satmak istemez. Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır. ‘Yanlış anladınız her halde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız?’ diye sorar... ‘Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim satılık değil’ der, değirmenci. ‘Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim’ diye ısrar eder Kral. Değirmenci direnir. ‘Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya’nın istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Değirmenin bahçesinde dedemin, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil..’
“Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler. ‘Sen benim Prusya Kralı Frederick olduğumu bilmiyor musun yoksa?’ Değirmenci ‘Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin sahibi Sans-Souci’yim.’ Kral öfkeden deli gibi olur. ‘Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?’ Değirmenci hiç telâşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde Adalet’in sloganı olacak ünlü lâfını söyler: ‘Sen kralsın, ama.. Berlin’de hâkimler var!’ Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve o düzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile lâf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, aynı tarihe geçen sözünü söyler: ‘Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz.’ Kral İkinci Frederick bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini, sarayının da adı yapar: ‘Sans-Souci Sarayı..’ Saray ve değirmen günümüzde hâlâ bir ‘Adalet Simgesi’ olarak o tepede arka arkaya duruyorlar. Ne güzel bir adalet ki. Kralın arka bahçesinde bir değirmenci olabiliyor. Ne güzel bir adalet ki, bir kralla, bir değirmenciyi komşu ve dost yapıyor. Ve belki de sabahları Prusya Kralı II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci seslenirdi ona: ‘Hey Frederick, sımsıcak ekmek yaptım, göndereyim mi?’ Ve belki, Prusya Kralı II. Frederick anlatırdı: ‘Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.’” ([Prof. Dr.] Şaban Şimşek, [Facebook sayfası], 24 Eylül 2018)
Bütün krallar duysun: Adalet, adalet, adalet...