"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Değirmenciden adalet dersi

Faruk ÇAKIR
01 Ekim 2018, Pazartesi 00:05
Mülkün, devletin, milletin ve belki de dünyanın temeli adalet olduğu halde; hâlâ diz boyu adaletsizliklere şahit olmak insanları derinden etkiliyor. Sözde değil, özde adalete hepimiz muhtacız.

Adaletten söz açıldığında meşhur olmuş sözlerden biri de “Berlin’de hâkimler var!” sözüdür. Bir değirmenci ile günün Alman kralı arasında geçen bir tartışma sonrası sarf edilen bu söz, başka ülke ve şehirler için de kullanılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Evet, dünyanın her yerinde adil hâkimler vardır ve inşallah olmaya da devam edecek.

“Değirmenci ve kral” arasında geçen, çoğu kişinin de bildiği gerçek bir hikâye vardır. Tekrara girmek pahasına Şaban Şimşek’in (Prof. Dr.) paylaştığı bu hikâyeyi bir daha dinleyelim: “1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur. Manzara güzel, hava nasıl ferahtır.

‘Yazlık sarayımı burada yapalım’ der, sessiz ve sakin kapanıp okumayı çok seven, kütüphanesiyle ünlü kral. ‘Değirmeni satın alın. Yıkın yerine saray yapın’ der adamlarına. Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler.

“Değirmenci malını satmak istemez. Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır. ‘Yanlış anladınız her halde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız?’ diye sorar... ‘Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim satılık değil’ der, değirmenci. ‘Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim’ diye ısrar eder Kral. Değirmenci direnir. ‘Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya’nın istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Değirmenin bahçesinde dedemin, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil..’ 

“Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler. ‘Sen benim Prusya Kralı Frederick olduğumu bilmiyor musun yoksa?’ Değirmenci ‘Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin sahibi Sans-Souci’yim.’ Kral öfkeden deli gibi olur. ‘Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?’ Değirmenci hiç telâşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde Adalet’in sloganı olacak ünlü lâfını söyler: ‘Sen kralsın, ama.. Berlin’de hâkimler var!’ Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve o düzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile lâf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, aynı tarihe geçen sözünü söyler: ‘Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz.’ Kral İkinci Frederick bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini, sarayının da adı yapar: ‘Sans-Souci Sarayı..’ Saray ve değirmen günümüzde hâlâ bir ‘Adalet Simgesi’ olarak o tepede arka arkaya duruyorlar. Ne güzel bir adalet ki. Kralın arka bahçesinde bir değirmenci olabiliyor. Ne güzel bir adalet ki, bir kralla, bir değirmenciyi komşu ve dost yapıyor. Ve belki de sabahları Prusya Kralı II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci seslenirdi ona: ‘Hey Frederick, sımsıcak ekmek yaptım, göndereyim mi?’ Ve belki, Prusya Kralı II. Frederick anlatırdı: ‘Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.’” ([Prof. Dr.] Şaban Şimşek, [Facebook sayfası], 24 Eylül 2018)

Bütün krallar duysun: Adalet, adalet, adalet...

Okunma Sayısı: 5510
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sebahattin

    1.10.2018 15:20:14

    Yaşasın Adalet.

  • Gündüz Alp-3

    1.10.2018 12:28:02

    ADALET ile ilgili kendi kaynaklarımızda binlerce güzel ve ders verici örnekler vardır. "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR" sözü bile bize aittir. Böyle bir sözü dünyaya hem de uygulayarak hediye eden bir medeniyetin mirasçıları olarak bizler, bugün, utanarak yazmak zorundayım ki, adaleti "yerli ve milli" adalet saraylarımızdan değil AİHM'den arar hale gelmedik mi? Tıpkı, ekonomik kriz dolayısıyla yurt dışından para bulmak için ekonomik yönetim ve denetimini "yerli ve milli" Maliye ve Sayıştay elemanlarına güvenmeyip, milyon dolar ödeyerek ABD'li McKinsey yaptıracak olmamız gibi. Güvenmediğimiz mahkemeler, güvenmediğimiz devlet kurumları... hepsi birden güven yokluğuna ve sonuç olarak da adalet sorununa işaret etmiyor mu? İnanın ki, hukuk ve demokrasinin askıya alındığı krallıklarda adaletten bahsetmek insanı acı acı gülümsetiyor.

  • Gündüz Alp-2

    1.10.2018 11:58:50

    Pek çok kentimize görkemli Adalet Sarayları inşa ettik. Peki yargıya olan güven ne merkezde? Kendi halkının kendi yargısına güven oranı %30. Böyle bir ülkeye yabancı sermaye ve yatırım -sizce- gelir mi? Nasıl güvenerek gelsin? Yaşadığımız ekonomik krizi (gerçi iktidar cenahı bir türlü "kriz" diyemiyor) yalnızca parasal boyutta ele alırsak sağlıklı bir analiz yapamayız. Krizin hukuk, demokrasi, insan hakları, adalet ile ilişkili boyutları da vardır. Mesela, nepotizm ve despotizm de siyasal, sosyal, ekonomik krizi tetikleyen iki olumsuz faktördür. Bir yandan beka sorunundan bahsediyor öte yandan keyfi ve hukuksuz işlerle mülkü temelinden sarsacak adaletsiz fiillere yargı eliyle imza atıyoruz. Hem adaletsizlik sırf yargıda mı var? Mesela, gelir ve vergi adaletsizliği yok mu? Sağlık, eğitim ve ulaşımdan yararlanma adaletini sorguluyor muyuz? Mesela, geçmediğim köprüye, gitmediğim hastaneye, kullanmadığım yola döviz/kur üzerinden ödediğim paralar, adaletin ve insan hak-hukukuna girmiyor mu?

  • Gündüz Alp

    1.10.2018 11:34:58

    Sayın Çakır, "Bütün Krallar duysun!" diye bitirdiğiniz adalet dersi veren güzel yazıda kraldan çok kralcıları sanırım unutmuşsunuz. Onun için ben "Bütün Krallar ve kraldan çok Kralcı olanlar duysun!" istiyorum. Bugün ülkede bir adalet sorunu varsa -ki vardır- bunun vizr ü vebali yalnızca failine yüklenmez. Failinin yanında azmettiriciler, sebep olanlar, destek ve cesaret verenler, alkış tutanlar da en az -sebep olan yapan gibidir gerçeğinde olduğu gibi- adaletsizliğe imza atanlar kadar sorumludurlar. Berlin'de cereyan eden ve bir değirmencinin Krala karşı, adalete güvenerek karşı çıkıyor olmasının üzerinde 3 asır geçmiş. 3 asır sonra meselâ bizler, bugün "Ankara'da hâkimler var!" diyebiliyor muyuz? Diyebiliyorsak, ADALET VAR demektir. Diyemiyorsak ADALET YOK demektir. Herkes kendi vicdanına sorsun lütfen. O günkü Kral, adaletsiz davranışıyla değirmencinin küçük ve dünyevi bir mülkünü gasp etmek istemiş. Ya bugünkü Krallar?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı