"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Depreme karşı tedbir alındı mı?

Faruk ÇAKIR
18 Ağustos 2020, Salı
Türkiye’nin deprem diye bir meselesi var ve buna karşı gerekli tedbirlerin alındığını hiçbirimiz söyleyemeyiz.

Tabiî ki deprem ve benzeri afetlerin olması idarecilerin elinde olan bir mesele değil. Önemli olan bunlara karşı vaktinde ve zamanında tedbir almaktır. Yoksa, Türkiye’den daha fazla depremle iç içe olan ülkeler var ve bunlar gerekli tedbirleri aldığı için deprem anında fazla can kaybı olmuyor.

17 Ağustos 1999’daki “Marmara Depremi” nden sonra bu güne kadar gerekli tedbirleri almamış olmayı izah etmek mümkün değil. Bu mesele siyasî bir mesele de değil. Gerekli tedbirleri almak hepimizin vazifesi. Ama öncelik devleti idare edenlerin üzerindedir.

Başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’nde büyük yıkıma sebep olan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden bunca yıl geçtikten sonraki tablo acaba kimi tatmin eder? Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık’ın çizdiği tablo şöyle: “Binalarda ciddî mühendislik ve uygulama zaafiyetleri ile birlikte ilkel yöntemlerle elle üretilmiş düşük kalitede beton ve standartlara uymayan donatı çeliği kullanımı yıkımlara neden olmaktadır. Bu nedenle, ülkemizin mevcut yapı stoku envanterinin detaylı bir şekilde çıkartılması ve bütün yapıların risk potansiyelinin ortaya konulması kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, ilk etapta hızlı tarama ile tesbit edilecek yüksek riskli yapılar âcilen yenilenmelidir. (...) Türkiye’de 20 milyonun üzerinde konut bulunmaktadır. Bunların yüzde 35’i (yaklaşık 6,7 milyon konut) maalesef depreme dayanıksızdır. Bu doğrultuda, ülkemizin mevcut yapı stoku envanterinin detaylı bir şekilde çıkartılması ve bütün yapıların risk potansiyelinin ortaya konulması kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, ilk etapta hızlı tarama ile tesbit edilecek ‘yüksek riskli yapılar’ âcilen yenilenmelidir. Geriye kalan riskli yapıların ise performansı daha detaylı analizlerle değerlendirilerek alınacak tedbirler belirlenmelidir.” (AA, 14 Ağustos 2020)

Türkiye’de bulunan 20 milyondan fazla ‘ev’in yüzde 35’i (yaklaşık 6,7 milyon konut) depreme dayanıklı değilse ‘Her şey yolunda’ diyebilir miyiz? Bu evlerin depreme karşı dayanıklı hale gelmesi öncelikli ve önemli işler arasında değil mi?

Elbette alınması icap eden tedbirler bir yönüyle de maddî imkâna, paraya bakar. Türkiye’nin imkânlarının sınırsız olmadığını herkes bilir. Bununla birlikte sadece deprem vesilesiyle ihdas edilen ve sonradan kalıcı hale gelen ‘vergi’ler yok mu? Depreme karşı tedbir almak maksadıyla milletten alınan vergilerin başka işlerde kullanılması ne kadar doğrudur? Bu mesele mutlaka tartışılması ve deprem için toplanan vergiler, mevcut binaların yenilenmesinde ya da depreme karşı alınacak başka tedbirler için kullanılmalıdır. 17 Ağustos 1999’daki deprem bile bizi yeterince uyandırmadı ve tedbir alma noktasında ikna edemediyse başka ne olmasını bekliyoruz?

Yarından tezi yok, depreme karşı alınacak tedbirler masaya yatırılmalı ve belli bir plan ve program çerçevesinde kararlı ve kalıcı adımlar atılmalı. Bunu yapmayıp muhtemel bir deprem sonrası göz yaşı dökmenin bir anlamı olur mu?

Biz gerekli her türlü tedbiri alalım ve ondan sonra tevekkül edelim. Tedbir almadan, her an yıkılması muhtemel binalarda  oturmak tevekkül değil, ihmaldir. Bu noktada en büyük vazife idarecilerdedir bunu da hatırda tutalım.

Okunma Sayısı: 1521
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı