Nasıl ki ‘alet işler el övünür’ onun gibi ekip çalışırsa lider de başarılı olur.
Bu sebeple ‘kaht-ı rical’ yani ‘adam yokluğu’ büyük bir mesele olarak görülmüştür. Parası ve pulu olduğu halde ehil ekip arkadaşları olmayan pek çok kişi parasını da kaybetmiştir.
Türkiye’nin bu noktada da iyi imtihan vermediğini söylemek her halde haksızlık olmaz. Büyük çoğunlukla iş ehline verilmez ve neticede de ‘adam yokluğu’ diye bir mesele önümüze çıkar. Bir vakit, ticaretle uğraşan bir iş adamı dostumuz; “Güvendiğim 4 kişi olsun, şimdiki imkânlarımın 10 katından daha fazla imkâna sahip olurum” mealinde dert yanmıştı.
Tabiî ki ‘yetişmiş, ehil insan’lar kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bunun için en başta eğitime büyük yatırımlar yapmak gerekir. Daha da önemlisi yetişmiş insanlara sahip çıkabilmektir ki bunun da yolu bellidir: İnsanlar insan muamelesi görecek.
“Beyin göçü” adam yokluğunun bir başka sebebidir. Bu göçü önlemek için de şartları iyileştirmekten başka da çıkar yol yok. Bunların tamamını idareciler de bilir, ama şahsî menfaatleriyle bu ‘doğru’lar örtüşmediği için beyin göçü devam eder ve ülkemiz ‘kaht-ı rical’ yaşamaya devam eder. ABD başkanlığına seçilen Joe Biden’ın kabinesinde yer alacak muhtemel isimlerle ilgili haberlere bakınca aradaki farkı görmemek mümkün değil.
Habere göre Biden, Beyaz Saray’a geçiş süreci hazırlıklarına 500 kişilik bir ekiple başlamış ve kabinesinde yer alacak muhtemel isimler Amerikan medyasında konuşulmaya başlanmış.
Biden, hem Demokrat Parti içindeki yenilikçileri, hem de birlikte çalışmak istediği Cumhuriyetçileri memnun edecek bir kabine oluşturmayı hedefliyormuş. Dikkat edelim, “Ben başkanım, ben ne dersem o olur” anlayışıyla değil, muhalifleri olan Cumhuriyetçileri de memnun edecek bir ekip kuracakmış.
New York Times’ın haberine göre, CIA’nın başına getirilmesi düşünülen isimler arasında Barack Obama’nın ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapan bir isim de yer alıyormuş.
ABD Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi muhtemel isimler arasında Rusya ve Ürdün’de büyükelçilik yapan ve aynı zamanda Clinton döneminde dışişleri bakan yardımcısı olan bir isim varmış. Aynı koltuğa, Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı ve ABD’nin BM Daimî Temsilciliği görevlerinde bulunan isim de gelebilirmiş.
Savunma Bakanlığı’na ise Obama döneminde Gazi İşleri Bakan Yardımcılığı görevinde bulunan bir isim ya da Savunma Bakan Yardımcılığı görevinde bulunan bir başkası gelebilirmiş. Adalet Bakanlığı için ise California Başsavcısı ya da eski Atlanta Başsavcı Yardımcısı’nın adı geçiyormuş. Adı geçenlerden biri, Trump yönetiminde 10 gün başsavcı yardımcısı görevinde bulunmuş ve 7 Müslüman ülkeye vize yasağına karşı çıkmasının ardından kovulmuş bir isimmiş. (Kaynak: euronews.com, 12 Kasım 2020)
Velhasıl, listeye bakında işin ehli olan, tecrübeli isimlerin gündemde olduğu görülüyor. Peki böyle bir ekiple işe başlayan bir idareci mi başarılı olur, yoksa hiç tecrübesi olmayan, devleti, milleti ve dünyayı tanımayan, ama ‘idarecinin akrabası ya da dostu’ olan kişilerle işe başlayan mı?
Ekip, ekip, ekip... Ehliyet, liyakat, tecrübe...