Genç bir nüfusa sahip olmakla övünüyoruz ve haklıyız. Ancak bu gençlere iş ve aş bulmak ve onunla da övünmek gerekir. Bunu yapabildiğimizi söylemek kolay değil.
Gençlere iş ve aş bulmak bir yana, onları memnun edip memleketin büyümesine katkı sağlayacak hale getirmekten de uzağız. Yapılan pek çok araştırma ve anket neticelerine göre gençlerin büyük bir çoğunluğu ‘istikbalini’ başka memleketlerde aramayı düşünüyor. Elbette dünyanın her yerinde yaşanabilir. Fakat başarılı idareci ve ülkeler genç beyinleri ülkelerine çekebilirken, aksi durum başarısızlığın tescili anlamına gelir. İyi yetişmiş ya da yetişme ihtimali olan gençleri başka ülkelere gitmeye zorlayan şartlarla övünebilir miyiz? Tabiî ki bilhassa ilim öğrenmek için ‘Çin’e de gidilir ve gidilmelidir. Ancak şu anda karşı karşıya olduğumuz durum çok farklı. Şimdi yaşanan ‘ilim öğrenmek için’ gitmekten ziyade bir ‘küskünlük ve kaçış’ tavrını akla getiriyor.
Belki çıkan neticeye itiraz edenler olur, ama gençlerle yapılan bir ankette, “İmkânınız olsa dışarıda okumak ister misiniz? Ya da çalışmak ister misiniz?” sorusu sorulmuş. Ankete katılan gençlerin yüzde 72’si bu soruya ‘evet’ cevabı vermiş. Daha üzücü olan ise, “Bir daha geri gelemeyecek olsanız yine ‘evet’ der misiniz?” diye sorulunca ankete katılan gençlerin yüzde 64’ü bu soruya da ‘evet’ cevabını vermiş. Şimdi böyle bir tablo karşısında “Büyük Türkiye”den bahsetmek ne kadar isabetli olur? Gençlerini kaybetmeye başlayan bir millet, bir idare başka sahalarda kazançlı çıkabilir mi?
“Bu bir anket. Doğru neticeyi göstermeyebilir” diyenler olabilir. Fakat ortada bu anketi doğrulayan başka beyan ve gelişmeler de vardır. Meselâ, sosyal medyada paylaşılan bir mesajda şu bilgiler yer almış:
“1 ayda görüştüğüm 1’i ‘alanının en iyisi’ diğerleri 5 yıl deneyimli 20’ye yakın mühendisin tümü yurt dışına gitmeye hazırlanıyor. Ortadoğu Türkiye’ye akarken, ülkenin en iyi mühendis, bilimci ve doktorları ülkelerini terk ediyor. Onları suçlayamayız. Ama neden olanlar suçludur. Bunun topluma maliyeti hesaplanacak kalibrede iktidarda, muhalefette, parlamentoda kimse yok. Bu ülkenin başı, tahmin edemeyeceğiniz derecede belâda. Türkiye için bundan sonraki durak sanayisizleşme!”(@muratkgirgin, 11 Temmuz 2021)
Geçen gün sonradan ‘silinen’ bir sosyal medya mesajında da çağrı üzerine Türkiye’ye gelen ve ancak 2 yıl dayanan bir araştırmacının çığlığı vardı. Özetle, “Çağrı üzerine Türkiye’ye geldim. Ama beni pişman ettiler. Yeniden İngiltere’ye döndüm. İnsanı bezdiren bürokrasiye el atın” diyordu.
Bu misalleri çoğaltmak mümkün. “Yok öyle bir şey. Türkiye’ye doğru beyin göçü var. Herkes ülkesine dönüyor” diyenler varsa çıksın bunları açıklasın. Ya da bu derin yarayı görelim, bilelim ve birlikte çare arayalım. Bu dert bir kişinin değil, hepimizin derdi vesselâm.