Avrupa ve tabiî ki dünyadaki ‘iyi’lerle ‘kötü’lerin mücadelesi azalmak bir yana daha da hız kazanarak devam ediyor. Avrupa’daki “İslâma en kapalı ülke” olarak bilinen Fransa’da da iyiler ve kötüler mücadele halinde. ‘Kötü’ler her fırsatı değerlendirip İslâmın ve Müslümanların aleyhinde işler yapmak isterken, ‘iyi’ler de gerçekleri görüyor ve bunu dillendiriyorlar.
Dilimizde, “bir konuyu gerektiği gibi ve doğru şekilde bilmemek” anlamına kullanılan bir deyim vardır. Bu hale, “Fransız kalmak” denilir. Maalesef son günlerdeki tartışmalar Fransa’yı idare eden siyasetçilerin gerçekler karşısında “Fransız kaldığını” gösteriyor. Konuyu etraflıca bilmeden İslâmı ve Müslümanları itham etmek isteyen bu idarecilere insaflı Avrupalılar hem itiraz ediyor hem de anladıkları dilden cevap veriyor.
Kısaca hatırlamak gerekirse Fransa’da bir öğretmen, Peygamberimizin (asm) aleyhinde çizilen bazı karikatürleri öğrencilere gösteriyor. Sonra bu öğretmen öldürülüyor. Bundan yola çıkan Fransız idareciler de bütün Müslümanları itham eden ve onları ‘terörist’ olmakla suçlayan beyanlarda bulunuyorlar. Haliyle Fransa’daki bu yanlış adım dolaylı olarak bütün Avrupa ve dünyaya yayılma istidadı gösteriyor.
Neyse ki bu yanlış ve tehlikeli tavra karşı çıkan insaflı insanlar da var. Washington Post’un Paris temsilcisi James McAuley, bunlara bir misal olabilir.
Amerikan gazetesi Washington Post’un Paris temsilcisi James McAuley, “Fransa sistematik ırkçılıkla mücadele yerine İslâm’da reform uğraşında” başlıklı yazıda, Macron’un bu ay başında “İslâmcı ayrılıkçılıkla” mücadele planını açıkladığını hatırlatmış. Planda güya yabancı etkisini azaltmak için Müslüman topluluklara yurt dışından aktarılacak fonlara kısıtlama getirme, Fransızca eğitimi almış imamlar yetiştirmek için sertifika programı ve daha başka tedbirlerin de olduğunu belirten McAuley, “Macron kendi deyimiyle ‘Fransa’da İslâm Aydınlanması olabilecek bir İslâm’ inşa etmek ve paralel bir toplum oluşturmayla sonuçlanan cumhuriyet değerlerinden sapmaların önünü kesmek istiyor” ifadesini kullanmış.
Fransa İçişleri Bakanlığı’nın nefreti körükledikleri gerekçesiyle, aralarında İslamofobi’yle mücadele eden ana akım bir grubun da olduğu 50 kadar Fransız-Müslüman kurumun lağvedileceğini açıkladığını hatırlatan McAuley, şöyle devam etmiş: “Bu metot terörden ziyade başka bir problemi çözmek için tasarlanmış gibi gözüküyor. Özellikle şehirden uzak gettolar ve banliyölerde yaşayan Fransız Müslümanların yabancılaştırılması üzerinde durmak yerine, hükümet, 1400 yıllık bir geçmişe ve 10 milyonu Batı’da olmak üzere 2 milyar barışçıl takipçiye sahip bir inancın pratiklerini etki altına almayı hedefliyor.” (AA, 28 Ekim 2020)
Amerikalı gazetecinin dikkat çektiği mesele önemli: Fransız idareciler ‘doğru İslâm’ı değil de ‘kendilerince bir İslâm’ öğretilmesini istiyor ki bu temel bir yanlış.
Bu arada Washington Post’un Paris temsilcisi James McAuley’in böyle müsbet bir yazı kaleme alması da iyi tahlil edilmelidir. Muhtemelen “İslâma lâyık doğruluğu yaşayan”ları görmüş, etkilenmiş ve bu yazıyı yazmıştır.
İslâmı ve Müslümanları savunan James McAuley’lerin sayısının artması için fiilî ve kavlî duâ edelim vesselâm.