En başta siyasetçiler olmak üzere hepimizin ‘kem söz’lerden uzak durmamız ve gerginliği arttıracak şekilde konuşmamamız icap eder. Siyasetçi ve idarecilerin gerginliği arttırıcı şekilde konuşmasının nelere mal olduğunu acaba ne zaman idrak edeceğiz?
Kem söz, kamplaştırıcı ve dışlayıcı tavırlar sosyal hayatta çok büyük ‘deprem’lere sebep oluyor, ama açılan yaranın tam olarak farkında değiliz. Aynı köyde, aynı mahallede ve hatta aynı çatı altında yaşayanlar bazı ‘yabancı’ların yaptığı sınıflandırma ile en yakın tanıdığı kişileri kınamayı tercih ediyor. Doğduğu günden beri tanıdığınız, alış veriş ve icabında yolculuk yaptığınız, huyunu ve suyunu bildiğiniz kişilerin ‘iyi’ ya da ‘kötü’ olduğuna; onların hiç görmeyen kişilerin toptancı sözleriyle mi karar verirsiniz? Geçen gün bir ‘dayı’ ‘yeğeni’ için “Bana bir zararı dokunmadı. Bir kötülüğünü bilmem. Ama ‘benim’ gibi düşünmediği için onunla selâmı sabahı kestim” demişti. Böyle bir tavır, insafla, iz’anla izah edilebilir mi?
Siyasetçilerin kem sözlerinin cemiyette çatırdamalara yol açtığının bir değil, bin delili vardır. Onlar kem sözler sarf ettikçe gerginlikler artıyor ve bir bakıma kin tohumları her yere serpiliyor. Bu sebeple dile sahip çıkmak en başta siyasetçi ve idareciler için şarttır.
Konya’da yaşanan ve 7 kişinin katline sebep olan menfur hadisenin de; yıllardan beri ekilen ‘kem sözler’in neticesi olduğunu söyleyenler vardır.
Konya’daki bu menfur hadiseyi değerlendiren Özgür-Der’in açıklamasında şu tesbit yapılmış: “Türkiye toplumunun akıl sağlığı yoğun bir tehditle karşı karşıya. Sanki doğal bir şekilde boy verdiği, toplumsal olayların gelişimine bağlı olarak ortaya çıktığı zannedilen, ama hiç de doğal ve kendiliğinden gelişmediği bariz tepkiler, sistematik ve örgütlü kampanyalarla geniş kitleler sürekli biçimde gerilime sokulup, farklı kesimlere karşı kışkırtılıyor. Toplumsal sorunlar makul ve çözüm odaklı bir tarzda ele alınıp tartışılma yerine hedef alınan kesimler aleyhine bir düşmanlık ve kışkırtma unsuruna dönüştürülüyor. Sosyal medya aygıtının bir tezvirat ve tahrik merkezi fonksiyonu üstlenmesi ise adeta kontrol altına alınmaz bir yangın manzarası ortaya çıkarıyor.”
Her gün “bölünmeyelim, bir olalım” diyen siyasetçiler; yaptıkları açıklamalarla insanları birbirinden uzaklaştırdıklarını acaba ne zaman anlayacaklar? Bir olmak için dil birliğine ihtiyaç yok mu? “Bizden olanlar ve bizden olmayanlar” şeklinde insanları sınıflara ayıran bakış açısı büyük yaraların açılmasına sebep oluyor.
Türkiye’yi idare edenler ve insaf ehli ‘kanaat önderleri’ bu tavırların fayda vermediğini görmeli ve kem söz sarf eden siyasetçileri uyarmalıdır. Hiç kimse bu yolla kendilerine fayda sağlama cihetine gitmemeli. Bugün için fayda gibi görünen gelişmeler uzun dönemde herkes için zarar anlamına gelir.
Kem söz ve hareketlerden hepimiz uzak duralım ve kin ve nefret tohumları ekmek isteyenlere imkân ve fırsat vermeyelim inşallah...