Yaz tatili sebebiyle eğitimdeki sıkıntılar ve öğrencilerin dertleri unutulmuş görünse de, önümüzdeki aylarda okullar açılınca mecburen bu mesele ilk gündem maddesi olmak durumunda.
Eğitimdeki dertlere kısa dönemli çareler bulmak mümkün değil. Kökleşmiş, kangren halini almış dertler var ve bunlarla uzun süreli mücadele gerekir. Ekseriyetle okul binaları yaparak eğitimin dertlerini çözeceğimizi düşünüyor ve haliyle yanlış yapıyoruz. Eğitimin esas derdi, okullarda okutulan kitapların muhtevası ve tabii ki işinin ehli olan öğretmenler yetiştirebilmektir.
Bu büyük derde son zamanda ekonomik krizin yansımaları da ilave olmuş durumda. Büyük şehirlerde yaşayan öğretmenlerin geçinmesi iyice zorlaşmış durumda. Yüksek kiralar bilhassa memurların büyük şehirlerden küçük şehirlere göçmesine yol acıyor.
Ekonomik kriz, önümüzdeki dönemde öğrencileri ve dolayısı ile velilere de çok zorlayacak. Üniversitelerde okuma hakkı kazanan öğrenciler eğer ailelerinin yanında değilse bu zamlara karşı eğitimlerini nasıl devam ettirecekler? Öğrenci yurtlarının istediği kira bile çok yüksek. 3 ya da 5 öğrencinin bir araya gelerek ev tutması da artık uygun olmaktan çıkmış durumda. Zaten öğrencilere ev kiralamak istemeyen ev sahipleri, bundan sonra işi iyice yokuşa sürerler. Bütün bu olumsuzluklara karşı öğrencilere sahip çıkacak çok karar, çok büyük adımlar atılmasına ihtiyaç vardır. 2022 yılında bir öğrenci, maddi imkânı olmadığını okuyamıyorsa bunun sorumluluğu 80 milyon insanın, yani hepimizindir. Dolayısı ile bu mesele yapana atılacak ya da görmezden gelinecek bir mesele değildir. Hem idareciler hem de siyasetçiler buradaki meselenin ehemmiyetini kavramak durumundadırlar.
Tabii ki özel sektöre ve öğrencilere yardım niyetiyle kurulan sivil toplum kuruluşu ile derneklere de çok iş düşüyor. Öğrencileri kâr edilecek kişiler olarak değil de, karşılıksız yardım edilecek kişi olarak görmeli. Büyük şirket ve holdingler de bu noktada kesenin ağzını açmalı ve belki de ortak bir havuz oluşturarak öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için birbiriyle yarışmalıdır.
Bazı belediyeler bu konuda faydalı adımlar atsa da, bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Keşke her belediye kendi imkanları nispetinde öğrencilere karşılıksız burs verse... Ayrıca çalışma imkânı olan öğrencileri bu fırsat verilse ve öğrenciler bu yolla bazı ihtiyaçlarını temin edebilseler. Dünyanın pek çok ülkesinde yarı zamanlı olarak öğrenciler çalışma imkânı buluyor. Ülkemizde ise bu meseleye yeterince kafa yorulmamış ve öğrencilere okula giderken çalışma fırsatı verilmemiştir. Üniversitelerin bazı bölümlerinde okuyan öğrencilerin çalışarak okuma imkânı olabilir. Türkiye’yi idare edenler bu meseleye kafa yormalı ve öğrencilere yeni fırsatlar sunulmalı.
Unutmayalım, öğrencisine sahip çıkamayan bir ülkenin geleceğinin parlak olması çok zordur vesselam...