"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Önce adalet, sonra da adalet

Faruk ÇAKIR
16 Nisan 2021, Cuma
Bazıları hak, hukuk ve adalet hatırlatmasından memnun olmasa da; hem adalete sahip çıkmak hem de bu hatırlatmayı yapmak durumundayız.

Madem ‘adalet mülkün temeli’dir, o halde bu temelin sağlam olması ve yıkılmaması için herkesin sahip çıkması gerekmez mi?

Haklı olarak Hz. Ömer’in (ra) adaletiyle övünüyoruz ve dünyaya da örnek gösteriyoruz. Bir yabancı İslâm âlemi hakkında ileri geri konuştuğunda, “Bizim Hz. Ömer gibi adaletiyle dünyaya nam salan büyüklerimiz var. İslâm dini ve Müslümanlar böyledir” diyoruz. Hatta, Sultan Mehmed Fatih’in bir gayr-ı müslimle mahkemeye çıktığını ve kadının/hâkimin Fatih’i haksız bulduğunu ‘iyi işleyen adalet’e örnek olarak gösteriyoruz. 

Elbette tarihe altın harflerle yazılan ‘adalet hadiseleri’ ile övünmek hakkımızdır. Ancak sadece bu yeterli olur mu? Âdil ecdadın torunları olarak hak, hukuk ve adalet yolunda kararlı adımlarla yürümek hepimize yakışmaz mı? Değişik vesilelerle kınadığımız ülke ve kişilerin, “Sizde adalet kalmamış” demesini sineye çekmek ‘Büyük Türkiye’ye yakışır mı?

“Adalet sistemi çok iyi işliyor. Hiçbir adaletsizlik yok ki” diyenler de çıkabilir. Fakat bunu icraatlarla destelemek gerekmez mi? Adaletin tecellisi, büyük adliye binaları yapmakla mümkün olsaydı bu iddia belki kabul görebilirdi. Maalesef adaletin tecelli etmesi bakımından çok büyük meseleler vardır. 

Meselâ, sadece bir kişi için bile olsa önce ‘müebbet hapis’ kararı verilmesi ve sonra aynı kişi için ‘beraat’ kararı verilmesi sistemdeki sıkıntıyı görmek için yetmez mi? Son zamanlarda önce çok ağır ithamlarla yargılanıp müebbet ya da 20 yıl gibi cezalar alan, ama sonrasında bu kararların bozulduğuna herkes şahit.

İyi işleyen adalet sistemlerinde de bazen ‘adlî hata’lar olabilir. Fakat bu hatalar süreklilik kazandığı anda sistemde problem olduğu akla gelmeli. Ülkemizdeki yanlışın bir yönü de medyanın ‘yargısız infaz’larıdır. Bir kişi bir suçla itham edildiğinde daha yargı safhası beklenmeden o kişi ‘suçlu’ olarak ilân ediliyor. Yargılanma sonunda beraat etse bile medyanın attığı çamur yerinde kalıyor ve kişinin mağduriyeti bitmiş olmuyor. Akla ve hayale gelmeyen suçlamalarla yüzlerce belki de binlerce kişinin bu şekilde mağdur edildiğine Türkiye kamuoyu şahittir. 

Elbette bu noktadaki sorumluluk da yine idarecilerdedir. Haksızlık ve adaletsizliklere milleti alıştırmak için ‘bir kısım medya’ bilerek ya da isteyerek kullanılıyor. Böyle yalan ve yanlış haberler yaptığı için kınanan ya da ceza alan bir medya organı var mı? 

Adalet sisteminin ‘pardon, hata yaptık’ deme lüksü olmamalı. Kişileri hapse atıp sonra da ‘hata oldu’ demek ancak filmlerde kalması gereken bir durumdur.

Adaleti en çok savunması gereken ‘mütedeyyin’ insanların bu konudaki vurdumduymazlığı ve ilgisizliği ancak ‘kıyamet alâmetleri’ gerçeğiyle açıklanabilir. “Haksızlık bitsin. Adalet gelsin. Her zaman adalet tecelli etsin” diyenlerin kınandığı bir dünyada yaşadığımıza göre kıyametin kopması çok yakın demektir. Allah sonumuzu hayr eylesin. Amin.

Okunma Sayısı: 2060
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • erhan

    16.4.2021 11:36:46

    gün gelecek, doğru söylenenleri yalan, yalancıları alkışlayan bir zaman gelecek diye hep büyüklerimiz tarafından söylenirdi, galiba bu zaman işte o zaman,

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı