İnsan, Allah katında çok değerli bir varlıktır. Ahsen-i takvîm üzere yaratılmıştır.
Dünya sarayı ve içindeki nimetler, insanın hizmetine sunulmuştur. Koca dünya sofrası, içindeki nimetlerle beraber ona takdim edilmiştir. İnsan için yaratılan bu nimetler sofrasından başka canlılar da istifade ederler.
Bu sofradan en çok dil, dudak, damak ve dişler istifâde ederler. Cenâb-ı Allah Beled Suresi’nde: "Biz insana iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi?" diyerek göz, dil ve dudak nimetlerinin önemine vurgu yapmıştır.
Çünkü nimetler sofrasından bu organlarla istifâde edilir. Bunların fiatı da zikir, fikir ve şükürdür. "Ölü eti yememektir."
Gıybet ve dedikodu illetinden uzak durmaktır. "Biz başkalarının hata ve kusurlarını örter isek, Allah da bizim ahiretteki hata ve kusurlarımızı örter ve affeder."
Eğer insan; iman edip namaz kılar, salih amel, güzel ahlâk ve helâl dairede yaşarsa ahsen-i takvimdeki üstünlüğünü korur. Eline beline ve diline hâkim olamaz haramlara kayarsa, işte o zaman ahsen-i takvimden esfel-i sâfilîne düşer.
Başta dilin âfetlerinden kendini koruyamaz ise, en aşağı mertebelere iner. Dilin âfetlerinden kendini koruyan ve gıybet kanserine yakalanmayan kimse kurtulur. Peygamberimiz (asm), "Susan kurtulur" buyurmuştur.
İnsan öyle saygıya lâyık ve değerli bir varlıktır ki, ölülerin bile gıybetini yapmayı Peygamberimiz (asm) yasaklamıştır. "Ateş, odunu yiyip bitirdiği gibi, gıybet de salih amelleri yakıp kül eder."
Peygamberimiz (asm), "Ölülerinizi hayırla anın, onların kötü hallerini değil, iyi yönlerini anlatın" buyurmuştur. Çünkü insanın hayatta olanı kıymetli olduğu gibi, ölüsü de değerli ve kıymetlidir. Hele kalbindeki iman onu daha da üstün kılar.
Sevgili ve şefkatli Nebîmiz (asm), "Bir kimse ölü yıkar da, onda görülen hoşa gitmeyen halleri gizli tutarsa, Allah kimseyi kırk defa mağfiret eder." buyurmuştur. (R. Sâlihîn, 2/932)
İman, İslâm, ihlâs, Kur'ân ve sünnet üzere kalınız.