Şeytan; namaz kılan cahilden değil uyku halindeki âlimden daha çok çekinir.
Cahiller; kullanılmaya müsait, kandırır, kandırılabilir ve gaflete dalabilirler.
Peygamberimiz (asm):
“İnsanlar helâk oldu, ancak âlimler kurtuldu. Âlimler de helâk oldu ancak, ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sahibi olanlar kurtuldu. İhlâs sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler.” 1
İlim sahibi olmak, dinini doğru öğrenmek her Müslüman için elzemdir.
İslâm, huzur ve esenliğin kaynağıdır.
Kin, nefret ve adavetten çok, muhabbet, affetme ve birlik olmanın dinidir.
Sevmeyi, paylaşmayı, muhabbeti ve fedakârlığı bilmeyen İslâmî bildiği söylenemez.
Bediüzzaman:
“Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adavete sebebiyet veren tarafgirlik ve inad ve hased; hakikatça ve hikmetçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece çirkin ve merduddur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için zehirdir.” 2
Din; saâdet-i dareyn, yani dünya ve ahiret saadetini sunar.
Müslümanların birinci hedefi Allahın rızasını kazanma ve neticesi Cennete girmedir.
Cennet; ölümden sonra Allah’ın lütfu ile iman ehlinin ölümsüz bir hayatın sonsuz mutluluk olarak yaşanacağı yerin adıdır.
Dünyadaki karşılığı ise huzurlu bir ortamda hayatı sürdürmedir.
İslâmı, doğru anlar ve hayatımıza kılavuz edersek dünya hayatımızı da Cennete çevirebiliriz.
Ebu Hureyre’den (ra) rivayetle Peygamberimiz (asm):
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” 3
Peygamberimizin (asm) yemini ile başlayan bu hadiste imansız hiç kimsenin Cennete girmeyeceğidir.
Bana göre hadisin can alıcı mesajı ise birbirini sevmenin imanın asıl unsuru olduğu vurgusudur.
Birbirini sevmek derken; dostları, akrabayı, aynı siyasî partiye, tarikata, cemaata mensup olanı... Fıtrî olan bu sevgi ile baraber iman ehli olan herkesi sevmek kast edilmiştir.
Bediüzzaman:
“Evet mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için nass-ı hadîsle: “Üç günden fazla mü’min mü’mine küsüp kat’-ı mükâleme etmeyecek.” 4
Çıkar çatışması, fikir uyuşmazlığı, mizaç ve huy gibi ayrılık ve tefrika yerine sevgi ile birliği sağlamadır.
Şeytanın en büyük silâhı olan kin ve intikamı minimuma indirmektir.
Ebu Hureyre (ra) rivayetle Peygamberimiz (asm):
“Zandan sakının. Çünkü zan yalanın ta kendisidir.
Birbirinizin konuştuğuna kulak kabarmayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, bir birinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allahın Kulları! kardeş olun!” (Muslim)
Müslümanların cahil bırakılması onları; tarikatlara, cemaatlere ve siyasî partilere mahkûm etmiştir.
İslâm sevgisi unutulmuş, kardeşlik hukuku zedelenmiş ve Peygaberin (asm) emir ve tavsiyeleri yerine; şeyhin, imamın, parti liderinin sözünü dinler olmuştur.
Müslümanları sevmek yerine sadece yandaşını sever duruma gelmiştir.
Selâm ve duâ ile...
Dipnotlar:
1- (Sağânî, Mevzûât, 39; Aclûnû, Keşfü’l-Hafâ, II, 433 Hadis No: 2796 ; 2/280 no: 2795).
2- (Müslim, Îmân 93-94; Tirmizî, Et’ime 45; İbni Mâce, Mukaddime 9).
3- Uhuvvet Risalesi.
4- Uhuvvet Risalesi.