Hz. İbrahim’ın duâsı, Hz. İsa’nın müjdesi ve dedesi Abdulmutallip ve annesi Amine’nin rüyası olan Hz. Muhammed (asm) 20 Nisan 571 (Rebiül evvel ayının 12. gecesi) tarihinde dünyaya teşrif ettikleri geceye Kutlu Doğum denilmektedir.
Bu gecenin dindeki yeri, ehemmiyetini kısaca anlatalım: Peygamberimiz (asm) sahabe, tabiin ve tebeitabiin dönemlerinde ‘Kutlu Doğum’ adı altında kutlama olmadığıdır.
Yine bütün akaid mezhepleri ile ibadet dediğimiz Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli Mezhepleri’nin hiçbirinde ‘Kutlu Doğum Haftası’ veya kutlama adı altında fıkhî bir bilginin olmadığıdır.
Ancak İ’anetuttalibin (c. 3, s. 364) nakille ilk kutlamanın üç asır sonra yapıldığıdır. İbni Cezvi’ye göre de hicrî takvime göre yedi asır sonra Erbil meliki elmuzaffer Ebu Said tarafından ilk kutlamanın yapıldığıdır.
Süleyman Çelebi 15 yy. da “Vesiletü’n Necat” (Kurtuluş Vesilesi) adlı manzum Türkçe eser yazılmış daha sonra kısaltılarak “Mevlit” denilmiştır. Bursalı Sekban adlı bir musıkîşinas tarafında bu eser bestelenmiş ve mevlid diye okunmaktadır. Yine Arapça, Kürtçe, Arnavutça... değişik dillerde Mevlit çeşitleri de vardır. Osmanlı döneminde 1588 tarihinde ilk defa devlet protokolü ile Ayasofya Camii’nde ‘Kutlu Doğum’un kutlandığıdır.
Üstad Bediüzzaman, “Mevlid-i Nebevi ile Mi’raciye’nin okunması, gayet nafi ve güzel adettir ve müstahsen bir adet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir. Belki hakaik-i imaniyenin ihtarı için en hoş ve şirin bir derstir. Belki imanın envarını ve muhabbetullah ve aşkı Nebeviyi göstermeye ve tahrike en mühayyic müessir bir vasıtadır” der. (Mektubat, s. 10)
D.İ.B, Kutlu Doğum faaliyetlerine öncülük etmesi doğrudur. “Faydanın cemmi, zararın defi” söz konusu olduğunda yararlı ve faydalı olanları yapmak gerekir. Peygamberimizin (asm) doğumuna sevinmek ona salât ve selâm getirmek, gelecek nesillere onu daha iyi anlatmak için iyi bir fırsattır. Geniş kitlelere Peygamberimizi (asm) tanıtma ve ahlâkını anlatma fırsatı olması ise işin iyi olan yönüdür.
Siyasete alet etmeden, menfaat beklemeden, kimseyi dışlamadan, fakirleri sevindirmek, küskünleri barıştırmak, salât ve selâmları bolca getirmek ise işin ibadet bölümü olduğudur.