Bediüzzaman “Maişet için tarik-ı tabiî ve meşru ve zîhayat, san’attır, ziraattir, ticarettir. Gayr-ı tabiî ise, memuriyet ve her nev’iyle imarettir” diyor. (ESDE, Münazarat, s. 253.)
Topluma baktığımızda bazı insanlar işçi, bazıları memur, bazıları ise ticaret erbabı. Yani bir şeylerle ilgilenip para kazanmaya çalışıyorlar. Elinin emeğiyle geçiniyorlar.
El emeği ile para kazanmak, sabır, sevgi, kabiliyet ve gayret gerektiren bir yolculuktur. Bir hadis-i şerifte Peygamber (asm) şöyle buyurdu: “Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud Aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi.”1
Bu durum, son zamanlarda çok fazla görünen dilenciliği akla getiriyor. Bu, ehl-i iman bir kişinin asla yapmaması gereken bir harekettir.
Başlangıçta belirttiğimiz işçi ve memurlukla beraber toplumda üç ana kazanç yolu daha gözükmekte. Ziraat, ticaret, sanat.
Nevevî , “…ziraat ve sanat, kişinin el emeği, göz nuru ve alın teridir. Bu ikisinden de ziraat daha tercihe şâyândır. Zira faydası daha geneldir, insanlara, hayvanlara yöneliktir” demektedir. 2
Üstad Bediüzzaman 19. Lem’a olan İktisad Risalesinde insanların rızkının ikiye ayrıldığını söylemektedir. “Biri; hakikî rızıktır ki, onunla yaşayacak. Bu ayetin hükmü ile, o rızık taahhüd-ü Rabbanî altındadır. (...) İkincisi; rızk-ı mecazîdir ki, sû-i istimalâtla hâcâtı gayr-ı zaruriye hâcât-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belâsıyla tiryaki olup, terk edemiyor. İşte bu rızık taahhüd-ü Rabbanî altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır” 3 demektedir.
Konumuz ikinci kısımda sayılan “rızk-ı mecazî” hakkındadır. Bu rızkın Allah’ın garantisinde olmadığından onu elde etmenin pahalı olacağını belirtmektedir.
Şu hads-i şerife bakalım: ”Bir gün Sevgili Peygamberimiz (asm) ashabıyla sohbet ederken yanlarından güçlü ve heybetli bir adam geçti. Adamın bu görüntüsünden etkilenen Sahabeden bazıları, “Ey Allah’ın Resûlü! Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa!” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Eğer bu kişi, ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Anne ve babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Kendi izzet ve onurunu korumak için çalışıyorsa yine Allah yolundadır.” 4
Görüldüğü üzere kişinin; İslâm’ın hükümlerine uyarak kendi ve iyalinin rızkını helâl ve meşru yollardan temin etmesi bir ibadet olarak görmüştür. Ayette, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir” 5 buyurmuştur.
Dipnotlar:
1- Buhârî, Büyû’ 15; Enbiyâ 37.
2- https://www.islamveihsan.com
3- Lem’alar, s. 253.
4- Taberânî, el-Mu’cemû’l-evsat, VII, 56.
5- Necm, 39-40.