Dinimiz İslam'ı kuşa benzetirsek; iman baş kısmını, ibadet ve muamelat da kanatları oluşturur.
Toplumumuzda ve de ülkemizde iman ve ibadet kısmen iyi olsa da muamelat yok denecek kadar azdır. Ahlakı yozlaşma, insani ilişkiler, ticaret ahlakı, söylenen sözler hiç de iyi durumda değildir.
İslamın halkla ilişkilere verdiği önemi topluma iyi anlatmak ve yozlaşan toplumu yani muamelat konusundaki eksikleri gidermek için İslamın hayatın her alanında kendini hissettirmesi gerekir.
İslamiyet; toplumsal huzur için sosyal ve ekonomik alanda dengeyi sağlamayı hedefler. Bunun için de zenginden ihtiyaç sahiplerine zekât vermeyi emreder.
Yine Zekat; Kur'an'da namaz ile beraber (130 ayette) anılır. Bu da ibadetin en önemli kısmı olan namaz ve muamelatın en önemli kısmı olan zekâtın dinimizdeki önemini belirmektedir.
Hatta Hz. Ebubekir (ra) "Namaz ile zekât arasında ayırım yapanla (namaz kılıp zekât vermeyen ime) savaşırım" demesi dikkate alınması gerekir.
Bediüzzaman, "Evet, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede havas ve avâm, yani zenginler ve fakirler, muvazeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvazenenin esası ise, havas tabakasında merhamet ve şefkat; aşağısında, hürmet ve itaattir" der. (Sözler)
Ülkemizde bazı dinde zayıf kişilerin "Faiz dünya gerçeği" deyip faizi meşrulaştırma çabaları ise çok üzücüdür. Faiz bir dünya gerçeği değil, sömürü düzeninin yegane aracı ve insanları modern köle yapan sistemin adıdır. Zekat sosyal dayanışma için ne kadar elzem ise faiz de sömürgeci güçler için o kadar önemlidir. İşte ülkemiz. Bütçenin büyük kısmı faize giderken, gerekli yatırımlar yapılamamaktadır. Faiz ödemeleri için yüksek vergiler alınmakta bu da maliyeti artırarak fiyatların artmasına sebep olmaktadır. Yüksek fiyatlar imalat sanayini vurmaktan, yabancı ile rekabet edememektedir. Bu da üretimi durma noktasına getirmekte ve hayat pahalılığına sebep olmaktadır.