“Bütün hastalıkların sebebi zehirlenmedir (sağlıksız gıda ve kirli hava zehirlenmeleri de dahil/F.E.), daha sonraları hayatın yavaşlamasına ve vakitsiz ihtiyarlığa varır. İyice kafanıza yerleştiriniz ki et, zannettiğiniz gibi kuvvet verici, mühim gıda değildir. Eti pek ölçülü yemelidir, zira içindeki zehirler tehlikeli olabilir. Et ‘hareketi sağlar’ ve harekete bir kırbaç tesiri yaptığı içindir ki, onu faaliyetin şartı sayarsınız.”

“Sindirim sistemine bir rejim vermelidir, zira MANEVÎ FAALİYETİ BOĞAN zehirlenmeler oradan çıkar. Çocuklara hap yutturacak yerde, çiğ yahut buharda pişmiş yeşil sebzeler ve bilhassa çiğ meyveler yediriniz (çiğ havuç, turp, rendelenmiş patates mükemmeldir).

“Çocuğunuza hayatta oynayacağı rol her ne olursa olsun, kendisini maddî veya manevî sıkıntıların yardımına koşturacak bir ŞEFKAT duygusuna alıştırınız. Kendisini iyileştirmekten ziyade, önlemek fikrini aşılayınız. Çocuk, başkalarının saadeti ile uğraşmayı boşuna değil, lâkin etkili bir şekilde öğrenmelidir. Düşmanlıkların kuvvetini iyilikle yenmeyi bilmelidir, yolu üzerinde rast geleceği engeller kendiliğinden kalkacaktır. Kuvvetli bir ahlâk terbiyesi ile, fazilet ve ahlâk hareketleri ile örnekler vererek çocuklara İNANÇLI BİR KALP VERMELİ, ona başkalarına saygı ve kendi kendini idare etmeyi öğretmelisiniz. Hiçbir şey boşa gitmez, onlara kazandıracağınız vücut ve ahlâk âdetleri faydalı yahut da zararlı olacaktır. İyi bir âdet doğurmak, kötüsünü doğurmaktan daha güç değildir. Daima uyanık bulunmak yeter. Kendi kendine telkin ancak aynı formüllerin tekrar edilmesi ile tesirli olur. Çocuğunuzun saadet ve başarılarının büyük bir kısmı, önlerinde yaptığınız hareketlere, söylediğiniz sözlere ve içerisinde yaşadıkları muhitin telkinlerine bağlıdır.”

“Kronik (müzmin) bağırsak durgunluğuna ‘büyük hastalık’ adını vermekte tereddüt etmeyeceğiz. Zira hastalıkların yarısı ondan çıkmaktadır. Kalın bağırsakta, mikroplar milyarlarca kaynaşır ve bu milyarlarca mikrop kana karışan, yavaş ve gizli bir zehirlenme meydana getiren zehirler boşaltırlar ki, bunun sonu hastalık, vaktinden evvel ihtiyarlama ve ölümdür. Kabızlıktan doğan karışıklıkları, bozuklukları ve hastalıkları size anlatsam korkarsınız. Sinir bozuklukları ile ilgili daimî yorgunluk hissi, düşkünlük, tembellik eğilimi veyahut bunun aksine didişmeler, UYKUSUZLUK, kâbusla dolu uyku. Bağırsak zehirleriyle dolu olan kan, sinirlere girer ve sinir sisteminin çalışmalarına engel olur.”

“Cilt rahatsızlıklarından ergenlik sivilceleri (akne), egzama ve kaşıntıların hemen daima ilk sebebi, kabızlıktır. Saçlar erken dökülür. Sindirim sisteminde ise, iştahsızlık, dil paslılığı, ağız acılığı, nefes kokması, yavaş sindirim, yemeklerden sonra mide dolgunluğu hissedilir. Kas sistemleri zayıftır, adaleler yumuşar ve böyle olan kimseler yatıp uzanmaya bayılırlar.

“Tecrübemle söyleyebilirim ki, meme kanserlerinin onda sekizi kabızlıktan ileri gelir. Şayet bu kadınlar kabızlıklarını bilseler ve onu 10 veya 15 seneden beri tedavi etselerdi, hiçbir zaman ne meme ağrısı çekerler, ne de kansere yakalanırlardı. Kabızlığın bütün fenalıklarını saymakla bitiremem. Bütün bu söylediklerimden şu netice çıkıyor ki, bu “sosyal tehlike”ye karşı mücadele, birinci derecede önem taşır. Lâkin şunu iyice biliniz ki; müshiller ve bağırsağı yumuşatan ilaçlar, kabızlığı yenmeye muvaffak olamadıkları gibi, bağırsakları da tahriş ederek büsbütün ağırlaştırıyor. Basit yumuşaklık verici ilâçların (tane, hap, kaşe) hepsi de tahriş edici madde taşır; bilhassa şiddetli kasılma yapanlardan sakınmalıdır. Zira bunlar tehlikelidirler. En zararsız bağırsak yumuşatıcılar, bitkilerdeki gıdalı su (müsilaj) ve keten tohumudur. Herhangi bir meyve suyu ile karıştırılarak parafin yağı içmek de fayda sağlar.”

“Bu zamanda beslenmemiz hiç te tabii değildir. Çocuklar ve zayıf insanlar tercihen çiğnemeden, tükürükle ıslatmadan ezmeler (püre), lapalar ve kepekli ekmek yerine beyaz ekmek yerler. Çok iyi cins çiğ meyveleri yavaş çiğneyerek yıkanmış kabuklarından faydalanacak şekilde yiyecekleri yerde, genellikle fena cinsten pişmiş meyveler, ölü, vitaminsiz ve selülozsuz (lifsiz) gıda yerler. Halbuki bağırsağın kuvvetini yerinde tutmak için, ona vitamin ve selüloz vermek lâzımdır. Tam ekmek, çiğ ve olgun meyveler, çiğ yahut da buharda pişmiş yeşil sebzeler yenmesi, bağırsağı fırçalayan ve hareketlendiren artıklar verir.”

“Gülünç bir mikrop evhamına kapılmaksızın, sağlık korumasına ve temizliğe itina etmek lazımdır. Hastalıklara müsait bulunmak, fena bir sağlık korunmasından doğar. Ellerinizi yıkamadan hiçbir şey yemeyiniz, böylece sindirim sistemine giren mikrop sayısı pek çok eksilecektir.”

SAĞLICAKLA KALIN.