"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Herkes için adalet istiyoruz

23 Nisan 2019, Salı 00:55
Adaletin Kur’ân’ın dört esasından biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Battal, “Güç sahiplerinin elinden adalet eksilirse, o toplumun başına her türlü felâket gelir. Bu yüzden, herkes için adalet istiyoruz” şeklinde konuştu.

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 59. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen “Bediüzzaman’a göre Hürriyet ve Adalet” konulu Konferans, İzmit Sabancı Kültür Sitesi’nde gerçekleşti.

Yeni Asya Gazetesi İzmit Temsilciliği ve Risale-i Nur Enstitüsü tarafından organize edilen programa, çevre il ve ilçelerden yoğun katılım oldu. Sunuculuğu yapan Mehmet Akça, söylediği ezgi ve ilahiler ile dinleyicilerin beğenisini kazandı.

Programa Prof. Dr. Ahmet Battal konuşmacı olarak katıldı. Karikatürist İbrahim Özdabak “Çizgilerle Bediüzzaman” konulu sunum yaptı. 

Ali Yılmazcan’ın Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle başladığı anma programının açılış konuşmasını Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Ahmet Dursun yaptı. 

Yeni Asya hürriyeti savunuyor

Ahmet Dursun, şöyle konuştu: “Hepimiz şahit oluyoruz ki, bu coğrafya, İslam’ın bayraktarlığını yapmış aziz milletimiz, siyaseti dinsizliğe alet ederek bu coğrafyanın değerleriyle çatışanları, mânevi değerleriyle oynayanları, şeair-i İslamiyeyi tahribe yeltenenleri reddettiği gibi,  dini siyasete alet ederek umumun mukaddes malı olan dini ve değerlerini yozlaştıranları da reddediyor. Her değişim sancılıdır. İdeolojilerin hakim olduğu bir dünyadan hürriyetlerin hakim olduğu bir dünyaya…

Hel min mezid (daha yok mu ) diyerek dünyayı adeta yutmak isteyen, bir türlü doymak bilmeyen, “sen çalış ben yiyeyim, ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne!” diyerek azdıkça azgınlaşan haysiyet ve vicdan yoksunlarının dünyasından; kainata dayanışma, paylaşma, yardımlaşma, sevgi ve hoşgörü penceresinden bakanların, “İnsaniyet-i Kübra” olan İslam hakikatlerini yaşayanların ve yaşatanların dünyasına…

Kuvvet, menfaat, çatışma, ırkçılık ve sefahate dayalı bir medeniyet anlayışından insanlığın saadetine vesile olacak hak, fazilet, dayanışma, kardeşlik ve hidayet esaslarına dayalı bir medeniyet anlayışına geçmek, bu değişimi gerçekleştirmek elbette sancılı olacaktır. Ancak biz biliyor ve inanıyoruz ki, nehirler asla ters akmayacak, istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada İslamın sadası olacak ve insanlık asrı saadet değerleriyle tekrar tanışacaktır. Evet, insanlık bir arayış içinde. İnsanlık zamanın sesini arıyor. Öyle bir ses ki kendi asrını aşmış, kendi coğrafyasını taşmış, yerelden evrensele uzanarak insanlığın vicdanına, aklına ve irfanına seslenmiş…

Bu asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’nin seslenişidir. Üstadımızın dellallığını yaptığı Kur’ân hakikatlerinin medyadaki dili hiç şüphesiz bugün 50. Yılını kutlayan Yeni Asya’dır. Yeni Asya, müstebitlerin hakim olmaya çalıştığı, insana ait değerleri öteledikleri bir dünyada “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam” anlayışını bayraklaştıran bir davanın adıdır. Yeni Asya bir mirastır. Ne pahasına olursa olsun hak ve hakikati haykırmaktan çekinmeyen Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinden tevarüs eden bir mirasın sahibi ve takipçisidir.”

Adalet, masumun hakkını korumaktır

Bediüzzaman Said Nursî’yi anma programında konuşan Prof. Dr. Ahmet Battal, Sri Lanka’da meydana gelen facida vefat edenlere rahmet dileyerek başladı.

“Adalet Kur’ân’ın dört esasından birisidir, diyor Bediüzzaman. Güç sahiplerinin elinden adalet eksilirse, o toplumun başına her türlü felâket gelir. Onun için herkes için adalet istiyoruz” dedi. Battal, sözlerine şöyle devam etti: “Adalet masumun hakkını korumaktır. Suçluya ceza vermek sonra gelir. Suçluya ceza vermek için dahi olsa masumun hakkını feda eden bir anlayış, adalet olamaz. Adına mecburiyet diyelim, maslahat diyelim ne dersek diyelim, bu adalet olmaz. Allah Teâlâ bizden bu dünyada önce masumun hakkını korumamızı istiyor. Suçluya mutlaka ceza vermemizi istemiyor. Çünkü suçlunun cezasını ahiret yurdunda vereceğim diyor. Siz bu dünyada masuma ceza verip zalim olmayın, diyor. Suçluya ceza veriyorum derken masuma zulmetmeyin, diyor. Bediüzzaman buna adalet-i mahza adını vermiş. ‘Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü bir adalet sözü değildir. Devletin bekası uğruna zulüm yapılmamalı. İnsan mı devlet için araçtır, yoksa devlet mi insan için araçtır?”

Hürriyetsiz ortam, dinden soğutuyor

Biz hürriyeti bazı batılıların zannettiklerinin aksine, şu üç kuruşluk dünya hayatımızı rahatımızla yaşayalım diye istemiyoruz. İmanımızı hakikati ile elde edelim diye istiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki, bütün otoritere karşı hürriyet, Allaha karşı kulluğumuzu arttırır. Batıdaki insanlar siyasi tercihini net bir şekilde ifade ediyor. Hangi dini tercih ediyorsa, hangi mezhebe mensupsa, bunu rahatlıkla söylüyor. Çünkü devlet din ve vicdan hürriyetini ortaya koymuş, hürriyet ortamındandır ki batı insanı ve oraya giden bizim insanımız münafıklaşmaya ihtiyaç duymuyor. Ama Türkiye’de ve İslam dünyasının birçoğunda devlet idarecilerinin işi zor ki, bir mahalle baskısı altında göreve geliyor yine o mahalle baskısı ile işe eleman alıyor. Bu nedenle idarecilerimize yanlış üzerine yanlış yaptırıyor. Vatandaş ile devlet arasındaki ilişki bellidir. Vatandaş devletin üstündedir devlet vatandaşın hizmetkarıdır. Dersini Bediüzzamandan alanlar talebeler topuzcu değil, nurcu denilir.

Biz Avrupa birliğine girmeye taraftarız, bir şey almak için değil, çünkü biz dünyaya dünya için bakmıyoruz, ekonomik geliri olur diye değil bunlar bizim işimiz değil iktisatçılar ekonomistler bakabilir ama biz Avrupa Birliğine bir hürriyet projesi olduğu için girmek istiyoruz. Kur’ân ne diyor, hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez, bir masumu öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir, diyor. Cenab-ı Allah’ın huzurunda hak haktır küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Ne diyor suçlu kimse ona ceza vereceksiniz arkadaşına, partidaşına, cemaattaşına veremezsiniz buna hakkınız yok, suç ve ceza şahsidir. Bugün batıdan, batı diye almak istemediğimiz insan haklarının dersinin özü bu cümledir. Kuran bize bu cümleyi bin dört yüz sene önce ezberletmiştir. Masumlara zulüm devam ediyorsa insanlar dinden soğuyacaklar diyerek sözlerini tamamladı.

Ayasofya’yı açmayanlar utansın 

Yeni Asya Gazetesi  karikatüristi ve Yazı İşleri Müdürü İbrahim Özdabak, ekrana yansıttığı karikatürleriyle “Çizgilerle Bediüzzaman” konulu sunum yaptı.

İzleyicilerden büyük beğeni alan sunumda, Ayasofya’nın hürriyetinden yoksun bırakıldığını ifade eden Özdabak, şöyle konuştu: “Ayasofya, nam-ı diğer Kâbe’nin şubesi. Yapıldığı zamanda  yeryüzündeki hak din olan İseviliğin mabedi. Ve daha sonra İslamiyetin kıtalar üzerindeki hakimiyetinin mihenk taşı. 500 yıllık vaziyeti müzeye kaldırılmış olan Ayasofya müjdelenmiş fethin kumandanı Fatih’in bedelini ödeyerek, anasının ak sütü gibi helal olarak vakfettiği Ayasofya. 85 yıldır kubbelerinde Allah Allah sadasından yoksun, mahsun bekliyor. İçinden ruhunu çekip aldılar. Fatih Sultan Mehmed’in gülünü soldurdular. Öz vatanında kaybettiğin, taşa çevrilen mücevher. Ayasofya’yı kaybeden Kudüs’ü de kaybetmiştir. Ayasofya’yı kaybeden Alem-i İslamı da kaybetmiştir.  Utansınlar, utansınlar, utansınlar, kapayanlar da, açmayanlar da!”

Yeni Asya -İzmit

Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA - VEYSEL KARAHAN - ELMAS ZEYNEP SALİHOĞLU - Yeni Asya

Okunma Sayısı: 2351
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı