"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Big Bang teorisi, Entropi ve Kıyamet

Halil AKGÜNLER
05 Aralık 2013, Perşembe
Newton kâinatın bir Yaratıcısı olduğuna inanıyordu. Hatta mutaassıp bir Hıristiyan olduğu da söyleniyordu. Ancak Newton’a göre kâinatın Yaratıcısı kâinatı yaratmış ve onu öyle bırakmıştı.
Kâinat da tıkır tıkır işleyen mükemmel bir makine gibi idi. Zaman, kâinatın her yerinde sabit bir değere sahipti ve kâinat bu şekilde sabit bir hızla işlemeye devam ediyordu. Bu durum uzun bir süre bilim dünyasını etkisi altına aldı. Ne var ki 20. yüzyılın başlarından itibaren yapılan gözlemler durumun hiç de öyle olmadığını gösterdi. Gözlem araçları olan teleskopların keşfi ile birlikte çok daha uzak noktaları izlemek fırsatı ortaya çıktı. 1929’da Edwin Hubble’nin yapmış olduğu gözlem ve çalışma bilim dünyasında çok farklı bir çığır açtı. Hubble yapmış olduğu gözlemlerde, galaksilerden gelen ışığın kırmızıya doğru kaydığını gözlemledi. Bu da o galaksilerin gözlemciden uzaklaştığı anlamına geliyordu. Yani bu gözleme göre kâinat genişliyordu. Yapılan gözlemlerde bütün galaksilerin de birbirinden uzaklaştığı tesbit edilmişti. Kâinat bir balon gibi genişliyor ve şişiyordu. Yani kâinat, Newton’un düşündüğü gibi sabit değildi. Zaten İzafiyet Teorisi bir ölçüde bu durumu anlatmıştı. Fakat gözlem yetersiz olduğundan sonuca gidilememişti. Hubble ise gözlem yolu ile bu durumu keşfetmişti. Kâinatın genişlemesi durumu, geriye gidildiği zaman, bir başlangıcı zorunlu kılıyordu. Yani kâinat bir noktadan başlamış ve genişlemeye devam ediyordu. İşte bu teori Big Bang, yani büyük patlama teorisi olarak anılmaya başlandı. Bu teoriye göre kâinatın bir başlangıcı vardı. Kâinat bir noktadan yaratılmıştı. Yaratılmıştı diyoruz, çünkü bu teorinin bir diğer adı da “yaratılış teorisi”dir. Demek ki madde ezelî değildi. Ebedî de olamazdı. Her büyüyen ve genişleyen şeyin bir gün son bulacağı gibi, kâinat da bir gün son bulacaktı. Yani Big Bang teorisine göre Kıyamet kesin ve kaçınılmazdı. Ya genişlemeye devam edecek ve yırtılma durumunda ölecekti kâinat. Ya da kendi iç çekim kuvvetine yenik düşen kâinat, iş tersine dönerek, geri büzülmeye başlayacak ve bir noktada son bulacak. Yani nereden bakarsanız bakın bir kıyamet kesin, hiç şüphe yok. Big Bang teorisi materyalist felsefenin dayandığı bütün istinad noktalarını yerle bir etmiştir. Maddenin bir başlangıcı ve sonu olduğunu göstermiştir. Semavi dinlerin söylediği yaratılış hakkında ise mühim bir delil olmuştur.
Kâinat bir noktadan yaratılmıştır ve yine bir noktada son bulacaktır.
Zariyat Sûresi 47. âyet zaten bu hususa asırlar önce dikkat çekmiştir:
“Kâinatı yaratan Biziz ve onu genişletmekteyiz.”
Bilim ise daha geçtiğimiz yüz yılın ortalarına doğru böyle bir gerçeği tesbit etmiştir. Bugün için yapılan ölçümlerle bu teorinin kesinliği ispatlanmıştır. Bazı bilim adamları zekâ oyunları ile işi saptırmaya çalışsa da, kâinat bugün genişlemeye devam etmektedir. Hatta genişleme hızı akıl almaz bir derecede artmaktadır. Bu da büyük bir şaşkınlığa sebep olmaktadır. Yapılan hesaplarda kâinatın kütle çekiminin genişleme hızını azaltması gerekiyordu. Ancak yapılan gözlemler bunun tam tersi olduğunu gösterdi. Kâinat hızlanarak büyüyor ve genişliyordu. Bu düşünce sonrasında “kara enerji ve kara madde” diye bir teori ortaya atıldı. Halbuki bu teori dinî kaynaklarda ifade edilen ahiret âleminden başka bir şey değil. Kara enerji ile ahiret arasındaki bağlantıyı ayrıca ele almak gerekiyor. Çünkü Big Bang’la birlikte sadece görünen âlem değil, diğer âlemler de yaratılmaya başlanmıştır. Düşünce ufkunu sadece görünen âleme çevirerek hüküm vermek bazen yanıltıcı olabiliyor. Ya da her şeyiyle “nuranî” olan bir âleme “kara enerji” denmesine yol açabiliyor.
Big Bang teorisyenleri kâinatın başlangıcında ısı değerinin çok yüksek olduğunu ifade ediyorlar. Milyar derecelere varan bu ısı, kâinatın genişlemesi sonucu düşmüştür. Ve bu gün de düşmeye devam etmektedir. Yapılan ölçümlerde bu ısının yaklaşık -270 derece olduğu söyleniyor. Bu ise mutlak soğuk olan, yani bütün atomların hareketsizleşeceği ve donacağı -273 dereceden sadece 3 derece fazla. İşte kâinat -273 dereceye düştüğünde bu sefer de ısıdan ölecektir. Bu tam bir ısı ölümü. Bu ölümü de geriye çevirmek mümkün değil. Entropi denen hadise kaybedilen ısının bir daha geri gelmeyeceğini söylüyor. Kâinattaki enerji akımı tek yönlüdür ve hep tükenmeye doğru akar. Şimdi elinizde 60 derecede yarım bardak suyunuz olsun, bir de 40 derecede diğer yarım bardak su. Bunları karıştırdığınızda 50 derecelik bir su elde ettiğinizde, asla geriye dönüş olmaz. Yani dışarıdan bir enerji katmadığınızda 60 derecelik suya asla geri ulaşamazsınız. İşte bunun gibi kâinatın başlangıcında milyar derecelere varan ısı miktarı, bugün için mutlak soğuk olan -273 derecenin 3 derece üstündedir. Yani kâinat 3 derece daha soğuduğu zaman ısı ölümü yaşayacaktır. Kâinatın genişleme hızı ciddî oranda artış gösterdiğine göre bu süre çok fazla olmayabilir. Belki de kâinat, bu ısı derecesine ulaşmadan yırtılma teorisine göre parçalanabilir. Zira kâinatın yaratılması bir kast ve iradeyi gösterdiği gibi, ölümü de elbette bir kast ve iradeye istinad edecektir. Çünkü hiç bir canlı tesadüfen doğmaz ve tesadüfen ölmez. Kâinatta her bir atom Allah’ın ilim, irade ve kudreti ile yaratılmıştır. Demek ki, zerre miktar olsun tesadüfe yer yok. Öyle ise kâinatın ölümü de bir ilim ve irade ve kudrete istinad edecektir. Bilim ise sadece kudretin, ilmin ve iradenin hikmet dairesinde nasıl işlediğini keşfetmeye çalışır. Bilimin yaptığı keşiftir. Big bang ve Entropi gibi keşifler ile de kâinatın bir gün öleceğini, kıyametin kopacağını bir ölçüde keşfetmiştir. Zaten semavi dinler de Hz. Âdem’den (as) bu yana aynı şeyleri söylüyorlardı. Biraz geç olsa da bilim ve din bir noktada buluşmuştur: Kâinat bir gün ölecektir. İlmî bir hesap ile kâinatın ölümü kaçınılmazdır.
Okunma Sayısı: 3581
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı