"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meselelerin çözümü ve Ehl-i Hal ve’l-Akd

Halil ELİTOK
14 Temmuz 2019, Pazar
Her meselenin çözümünde müracaat edeceğimiz kaynak Kur’ân ve Sünnettir.

Kur’ân ve Sünnetin olmadığı yerde selefin sünneti devreye girmelidir. Kur’ân ve Sünnette yeri olan yönetimi kolaylaştırmak için baş vurulan sistemin başında terminolojik ifadesiyle ‘Ehl-i Hal ve’l-Akd’ sistemi devreye girer ve girmelidir de. Üstadımız Bediüzzaman, bizzat bunun böyle olması gerektiğini kendi hayatında bize göstermiştir. Belki bazıları bu uygulama devlet yönetimi ile ilgilidir diyebilir. Şu gerçek çok iyi bilinmelidir ki; toplum yönetimlerinde de başvurulması gereken bir yöntem olduğu için değerlendirilmeye alınmasında fayda vardır.

22 Kasım 1922 tarihinde Perşembe günü Millet Meclisi’ni ziyaret eder. O gün Millet Meclisi’nde hoş-âmedi merasimi ve alkışlarla karşılanır. Daha sonra Millet Vekilleri’ne hitaben on maddelik bir beyanname neşreder. Yaptığı konuşmasına şöyle başlar: “Ey mebuslar! Muhakkak siz büyük bir günde diriltileceksiniz! 

Ey mücahidîn-i İslâm ve ey ehl-i hal ve’l akd! 

Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum.” 1

Bediüzzaman’ın beyannamesinin devamını ilgililere havale ederek Parlamenter sistemin özünde var olan “ehl-i hal ve’l akd” in üzerinde durmak istiyorum. Sözlükte ehl-i sahip, hal azletmek, çözmek, akdi bağlamak, düğüm atmak ve seçmek anlamına gelir. Ehlü’l Hal ve’l-Akd; bir İslâm âmme hukuku terimi olup, Cumhurbaşkanını seçme ve gerektiğinde onu azletme yetkisine sahip olan kimselerin oluşturduğu meclistir. Meclis, bir danışma ve şûrâ görevini yapan bir kurumdur. İstişare yapılan bir müessesedir. Bundan dolayı Âyette: “Onların işleri aralarında şûrâ (danışma) iledir” 2 buyurulur. 

Bu âyet, devlet idaresinin ve toplumun yönetiminin Müslümanlar arasında şûrâ esasına dayandığını ifade etmektedir. Ayrıca, Müslüman toplumun, yönetimini üstlenen yöneticinin veya kendisini yönetmek üzere seçtiği insanları da kontrol edecek, devlet işlerini düzenleme ve yürütmede ona katılacak bir topluluğu seçip görevlendireceğine işaret etmektedir. 3 

Kimlerin yönetici adayı ve kimlerin de seçmen olacağı âyet, hadis veya icmâ ile belirlenmemiş, ancak İslâm’ın genel prensiplerinden hareket edilerek ehlü’l-hal ve’l-akd meclisi üyelerinde şu vasıfların bulunması öngörülmüştür: 

  1. Adâlet: Bu üyeleri her yönü ile doğru bilinen, takvâ ve mürüvvet sahibi olması gerekir. Bu vasıf, İslâm’ın emir ve yasaklarına uymakla gerçekleşir. 

 2. Bilgi: Adayda, İslâm’ın aradığı şart ve vasıfları bilmeye yeterli ilim sahibi olmak. 

3. Görüş ve hikmet sahibi olmak: Adaylar arasından bu göreve en lâyık, maslahat bakımından daha uygun ve daha bilgili olanı seçmeye götürecek bir görüş ve insanları tanıma kabiliyetine sahip olmak gerekir.

Seçen de, seçilen de herkes birbirlerine karşı sorumludur. Seçen; yöneticisini keyfi ve şahsî mütalâalarla değerlendiremez.

Seçilen de aynı usûllerle hareket etme hakkına sahip değildir. Kur’ân ve Sünnete uygun hareket etme zorunluluğu vardır. Fevri davranışlar yönelten içinde yöneten içinde vebali olan davranışlardır.    

 Dipnotlar: 

1- Tarihçe-i Hayat, s. 125. 

2- Şûrâ suresi, 42/38.  

3- Ebû Zehra, Usûlü’l-Fıkh, s. 143.

Okunma Sayısı: 2144
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı