"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıdkın siyasî hayatta ölmesi

Halil ELİTOK
30 Nisan 2020, Perşembe
Bediüzzaman, İslâm Âleminin pek büyük içtimaî bir dersi hükmünde olan Hutbe-i Şamiye’nin ikinci cümlesinde Dinî ve Sosyal hayatın bütün kademelerinde olması gereken sadâkatin doğruluğun önemine binaen dikkat çekiyor.

Özellikle de siyasî hayatta sadâkatin ve doğruluğun devleti yönetenlerde daha da önemli olduğuna dikkati çekiyor.

Çünkü; Avrupa Toplumlarını orta çağdan çıkaran ümidin hayat bulup, dirilmesi ve sıdkın siyasî hayatta kendini hissettirmesi. Buna karşılık bizi orta çağ karanlığında bırakan en önemli hastalığın başında geleni ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi ve Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.

Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye’de sıdkın içimizde ihya edilmediği ve manevî hastalıklarımızı onunla tedavi etmediğimiz müddetçe riyakârlıktan, dalkavukluktan, yalancılıktan, nifak ve münafıklıktan kurtulmadığımız müddetçe insanlığın kemale erişemeyeceğini 1 çok net bir şekilde ifade eder.

Doğruluğun olduğu yerde, yalancılık, riya ve gösteriş gibi hastalıklar olamaz. Çünki: Bunlar birbirine zıt şeylerdir. Birisinin varlığı öbürünün yokluğuna delâlet eder. Bu hususu Bediüzzaman, Eski Said Dönemi Eserlerin içinde yer alan Hutbe-i Şamiye eserinde şöyle ifade eder: “Sıdk ve kizb, küfür ve iman kadar birbirinden uzak, Asr-ı Saadette sıdk vasıtasıyla Hz. Muhammed’in (asm) Âla-yı illiyyine çıkması ve o sıdk anahtarıyla hakaik-ı imaniye ve hakaik-ı kâinat hazinesi açılmasında, sıdk en revaçlı bir mal ve satın alınacak en kıymetli bir meta hükmüne geçtiğini” 2 belirtmektedir.

Kurtuluşun, ancak sıdk ile olacağını yine aynı eserinde şöyle ifade eder: “Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetü’l-vüskâ, sıdktır. Yani en muhkem ve onunla bağlanacak zincir, doğruluktur.” 3

Bediüzzaman, içinde bulunduğumuz hayatın, hayat olabilmesi için bir takım kaziyeleri şöyle sıralamaktadır: “Evet, her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değil. Bazen zarar verse, sükût etmek. Yoksa, yalana hiç fetva yok.

Her söylediğin hak olmalı, fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yok. Çünkü; halis olmazsa, sû-i tesir eder; hak, haksızlıkta sarf olur.” 4       

Dipnotlar:

1- Eski Said Dönemi Eserleri, (Hutbe-i Şamiye, İkinci Kelime), s. 250. 2- A.g.e. s. 251. 3- A.g.e. s. 253. 4- A.g.e. s. 252. 

Okunma Sayısı: 1560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı