"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zulme boyun eğmeyenler - 3

Halil ELİTOK
30 Haziran 2022, Perşembe
Bu yazımızda İmam-ı Malik’ten bahsetmek istiyorum. İmam-ı Malik; dört büyük mezhebden biri olan Maliki mezhebinin reisidir.

Adı, Malik bin Enes’dir. 90 (m. 709) senesinde Medine’de doğdu. 179 (m. 795)’de yine Medine’de vefat etti. Eshab-ı kiramdan olan dedesi Ebu Amr’dır. Tebe-i tabiinden olan İmam-ı Malik, ilim ve hadis rivayetiyle meşgul olan bir ailede ve çevrede yetişmiştir. Dedesi Malik, babası Enes ve amcası Süheyl, hadis rivayeti yapmışlardır. Yaşadığı muhit, Peygamber Efendimizin yaşamış olduğu ve İslam’ın hükümlerinin vaaz edildiği ve çok ilim ehlinin bulunduğu Medine-i Münevvere idi.

Önce Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Kendisinin isteği ve ailesinin yardım ve teşvikiyle ilim öğrenmeye başladı. Bu hususta kendisine en çok annesi ilgi göstermiştir. Annesine, ilim tahsiline gitmek istediğini söyleyince, ona en güzel elbiselerini giydirerek sarığını sarıp, “Şimdi git, oku, yaz” demiştir. 

Emevi devletinin parlak ve çöküş devrinde Abbasi devletinin kurulup geliştiği ve hakimiyeti elde ettiği bir devirde yaşayan İmam-ı Malik, çok hadiselere şahit olmuş, bozuk fırkalara karşı Ehl-i sünnet itikadını savunmuş, insanların doğru yola kavuşması hususunda büyük hizmetler yapmıştır. Hicaz’da hadis öğrenme, dini sualleri sorma ve fetva hususunda büyük bir müracaat mercii olan İmam-ı Malik pek çok âlim yetiştirmiştir.

Süfyan bin Uyeyne, imam-ı Malik’in vefatını işitince, “Yeryüzünde bir benzeri kalmadı. Dünyanın imamı idi. Hicazın âlimi idi. Zamanının hücceti idi. Ümmet-i Muhammedin güneşi idi. Onun yolunda bulunalım” dedi.

İmam Malik’in “Muvatta” isimli hadis ve fıkıh kitabı, kırk yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Halife Mansur, bu kitabın kopyalarını çıkartıp, insanların görüş ayrılıklarından kurtulmalarını sağlamak için çeşitli bölgelere göndermek isteyince, Malik bu “dayatmayı” kabul etmedi: 

“Bunu yapma! (O bölgelerdeki) insanlar zaten kendilerine ulaşan rivayetlere ve daha önce işittikleri hadislere dayalı bir ilme sahiptir. Her grup kendisine ilk ulaşana göre amel etmektedir ve bu yüzden insanların uygulamalarında farklılıklar vardır. Bırak, her bölgenin insanı kendi seçtiği yolu izlesin.”

Dipnotlar:

[1]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.48,

[2]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.73, 92;

[3]İsfehânî, Hilyetü’l-evliyâ, c.9, s.73

[4]İsfehânî, Hilyetü’l-evliyâ, c.9, s.76.

[5]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.96

[6]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.282.  

[7]Zehebî, Târîhu’l-İslâm, c.14, s.305

[8]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.96

[9]Beyhakî, Menâkıbü’ş-Şâfi‘î, c.1, s.106

Okunma Sayısı: 1770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı