Büyüklerin büyüklüğünü gösteren onların adalet ve şefkatle muamele etmesidir.
Cismen veya makam sahibi olmak sebebiyle büyüklüğüne güvenip cebirle kuvvetini göstermeye çalışmak o büyükleri küçülten bir davranıştır. Büyüklüğünü hissettirmenin ancak kuvvete başvurarak olacağını düşünmek büyük bir yanlıştır. “Zaman-ı sabık, vahşet ve cehaletinizi istihdam ederek pis bir tarik ile müheyyâ ettiği planlarla bir kısım büyükler cebir kuvvetiyle o menbaı ve o mâdeni delip zülâl-i hayatı kumistan ve şûristan sahrasına akıttılar.” (Münâzarât) Büyüklerin tecrübeleri ile korunması gereken menba ve madenler bizzat büyüklerin cebir kuvvetiyle boşa sarf edilmektedir.
Milletin maddî ve manevî çalışması ile doldurulan havuzların altı delinerek zayi edilmesi dehşetli bir zarardır. Büyüklerin bu tarz zararları gidermesi gerekirken bizzat o zararlara öncülük etmeleri ise geri kalışımızın en büyük sebeplerindendir. “Hem de zaman-ı sabıkta bir kısım büyükler namus-u milleti muhafaza eden cesaret-i milliyeyi sû-i istimal edip zemin-i ihtilâf olan kumistana atıp kaybettiler.” (Münâzarât) Büyüklerce özenle korunması gereken değerlerimiz aksine kötüye kullanılarak kaybedilmektedir.
Özellikle bizi bir arada tutan ve her zaman tutacak olan ortak değerlerin kötüye kullanılması telâfisi zor tahribatlara yol açmaktadır. Bir kısım büyüklerin verdiği bu zararları ve açtıkları delikleri demokrasiden ve hürriyet-i şer’iyeden istifade ederek kapatmak gerekmektedir.