"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Varlıklardaki manevi ışık

Hüseyin Şahinoğlu
23 Mayıs 2019, Perşembe 00:55
İMANIN MAHİYETİ

Doğuyoruz, yaşıyoruz ve ölüyoruz. Hayat serüveninin özeti niteliğindeki bu cümle itibariyle biz “yaşayanlar” grubunda bulunuyoruz. Bundan şu kadar yıl evvel de “doğanlar” grubunda idik. Bundan şu kadar yıl sonra da “ölenler” grubuna dahil olacağız. Bugün dünyaya kim bilir kaç “can” merhaba dedi, kaç “can” elveda dedi, çok oralı olmuyoruz. Ama bunlarla ilgili takribi rakamların olduğunu biliyoruz.

İstatistik rakamlarına yansıdığına göre dünyada bir saatte ortalama 15 bin dolayında bebek doğuyor. Bir günde dünyaya gelen bebek sayısı ise 360 bini aşıyor. Bir yılda hayata merhaba diyen bebek sayısı ise bunun 365 katı gibi büyük bir yekûna ulaşıyor.

Doğma, ilk nefesi alma, hayata merhaba deme insanlara has değil kuşkusuz. Hayvanlar, bitkiler, hatta yıldızlar da doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar. Acaba bir saatte, meselâ kaç kuş, yumurtasından çıkıp kanat çırpmaya başlıyor? Meselâ bugün kaç koyun kuzusunu okşamaya başladı? Kaç balık solungacına ilk oksijeni çekti? Geçelim bitkiler dünyasına kaç tohum bugün toprağı çatlattı? Kaç ağaç toprağa kök saldı? Kaç çiçek gül açtı? Ve nihayet kaç yıldız doğdu? Kaç yıldız ışıldamaya başladı, semada? 

Bırakalım uzayı, bu açıdan bakarsak dünyamız sanki büyük bir doğum evi özelliği taşıyor. Her gün, her saat, her saniye sayısız mahlûk varlık sahrasına çıkıyor, hayata adım atıyor, hayat nefesini içine çekiyor. Adeta sayıya gelmez çokluktaki bu “var olmaları” insan olarak, kendimizi başa koyarak düşündüğümüzde ilkin şu soruyu soruyoruz. Var olma mı var, var edilme mi var? Hayat bulma mı var, hayata kavuşturulma mı var? Dünyaya kendi irademiz, gücümüz ve imkânlarımızla mı geldik, başka bir Kudret mi biz hayata gönderdi? 

Bu temel soruyu kendi üzerimizden cevaplamaya başladığımızda gerçeğe ulaşmakta zorlanmıyoruz. Dünyaya gelmeden önce yani “yok” iken nasıl irademizden, gücümüzden bahsedebiliriz ki? O halde tam bir kalbî itminan içinde, “biz var olmadık, var edildik”, diyoruz.

Kendi üzerimizden yaptığımız bu basit ve sonucu çok doğru sorgulama diğer insanlar, diğer canlılar, diğer varlıklar için de geçerli oluyor. Kimse kendi iradesi, kendi gücü, kendi imkânı dolayısıyla varlık sahrasına çıkmıyor? Olmayanın, yani “yok”un irade ve gücünden nasıl bahsedilebilir, diyoruz.

Diğer taraftan var olma ya da hayat bulma tek adımlık bir süreçten ibaret görünmüyor, besbelli. Var olma daha doğrusu var edilme ne kadar önemli ve dikkate şayan ise varlığın devamı için gerekli şartların sağlanması da bir o kadar hayati önem arz ediyor. Tertemiz oksijenin olması lâzım, şefkatli bir kolun bebeği sarması lâzım, temel ihtiyaçların o “nazenin” şartlarda en iyi şekilde karşılanması lâzım vs. 

Görüyoruz ki O var edici kudret bütün bunların tedbirini alıyor. Anneleri imdada gönderiyor, sıcak bir ortam lütfediyor, ihtiyaçları en güzel şekilde karşılıyor. Kısacası var kılınanın “var kalması” için gereken bütün imkânları sağlıyor.

Adına ister “var kılınma”, ister “hayat bulma” diyelim sonuç olarak bu âlemde serapa bir “yaratılma” gerçeğinin bulunduğunu görüyoruz. İnsanlar yaratılıyor, insan bedeninde hücreler yaratılıyor, hayvanlar yaratılıyor, bitkiler yaratılıyor. Uzay âleminde yeni yeni gök cisimleri, yıldızlar yaratılıyor…

İşte iman nûru, en azından bir kısmı gözümüzün önünde cereyan eden bu muhteşem “yaratılma” gerçeğinden hareketle bizi Mutlak Yaratıcı’nın varlığına, birliğine, O’nun sonsuz ilim, kudret ve merhametine götürüyor. Deyim yerindeyse iman nûru “mahlûkatta Hâlıkı”, diğer bir ifadeyle, “yaratılmışlarda Yaratıcı’yı” gösteren bir ışık oluyor. 

Okunma Sayısı: 970
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı