İlk zamanlar Risalelerde lügat olmadığından lügatsiz okuyordum.
Okumanın yöntemini de bilmiyordum. Kasemle ifade edebilirim ki, çok Risaleleri ezber etmiştim. İstanbul’u bilenler bilir, ta Rumeli Hisarı’ndan Beyazıt’ta Hilal Apartmanı’nın giriş katına derse giderdim. Ne kadar tat alırdım. Bu tat bana bir hafta giderdi. Beşiktaş’ta yazlık sinemanın yanındaki dershaneye giderdim. Bu ikili arasında yıllarım geçti. Yani Risalelerden istifade etmeye çalışıyordum.
Sonraları Risale-i Nur eserlerinin arkalarına lügatlar kondu. Elime geçince ne kadar sevindiğimi bir Allah, bir de ben bilirim. Adeta bayram yaptım. Daha sonra sayfa kenarına konunca da yine bayram yaptım.
“Ben bu Risaleleri anlıyorum ve biliyorum” havası hâkim oldu. Lügat konduktan sonra ezber yapamaz oldum. Eskiden küçük Risaleler vardı, cebimde gezerdi; otobüste okurdum, duraklarda okurdum, piknikte okurdum. Yani nerede uygun ortam bulursam hemen orada okurdum. Şimdi o hava kalmadı.
Bundan beş yıl önceydi. Bilgisayar ortamında Külliyatı yazdım. Şimdi her gün bilgisayardan okuyorum, akıllı telefonumdan okuyorum. Çok şükür eski konumuma kavuştum. Bediüzzaman Hazretleri “Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur.” derken bilmana bunu demeye çalışıyormuş, “Risaleleri anlamak için başka hocadan ders almaya ihtiyaç yok. Çünkü okudukça anlaşılır” demek istiyormuş.
Rahmetli Zübeyir Gündüzap Ağabey de, “Risale-i Nur Külliyatı’nı anlamak için okumak okumak okumak, yorulduğunuz zaman ne okuduğunuzu okumak” diyormuş. Yani devamlı okumak lâzım diyormuş. Rahmetli Tahir Abi de ders sohbetlerinde, “Anlamadan okunursa iman olur. Anlayarak okunursa da iman ilmi olur.” dermiş.
Ben lügatsiz okumaktan şunu öğrendim: İnsan maddî ve manevî cihazlarla donatılmış, biz okudukça o cihazlarımız doyuma ulaşıyormuş. Onlar doydukça da bizde tefekkür ilmi gelişiyormuş. İmanın manevî havası bizi dünyada iken Cennet hayatı yaşatıyormuş. Hatta ‘Şon Şahitler’de Bayram Yüksel Abi de, Üstadımızın “Nurlar’dan bir meseleyi 200 defa okumama rağmen hâlâ ihtiyaç hissediyorum!” dediğini anlatır.
Üstadımız iki yüz defa okuduğu halde ihtiyaç hissederse, bizim ne kadar okumamız lâzım gelir, geliniz de beraber hesap edelim.