"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mecburiyetlere mecbur muyuz?

İbrahim Aktaşcı
09 Şubat 2024, Cuma
Vaktiyle, memleketin birinde, ağır bir suçtan yargılanan bir nalbant, idam cezasına mahkûm edilir.

Cezanın infazına geçilince bakılır ki kasabada nalbantlık mesleğini icra eden bu sanıktan başka ikinci bir Allah’ın kulu yok ve ondan vazgeçilemiyor. Bunun üzerine nalbantın yerine, kasabadaki üç terziden biri idam edilir!

“Acemi nalbant gâh nalına vurur, gâh mıhına” demişler. Bugünkü yazımız “mıhına vuran” “alternatifsiz nalbantlar” hakkında.

“Alternatifsiz olmak” kişisel gelişim kitaplarında sıkça gördüğümüz süslü kalıplardan birisi. “Çok çalış ve alternatifsiz ol ki senden bir tane daha bulunamasın.” 

İlk okuyuşta oldukça masum gibi görünen bu motivasyon cümlesi, esasında nefsin firavunlaşmasının zirvesidir.  

Alternatifi olmayan kişi, bu makamı elde etmek için her yolu kendisine mübah görür. Yarışın sonunda bir kişi alternatifsiz olur, alternatiflerine ise yazık olur.  

Alternatifi olmayan kişi, muhataplarına seçme hakkı tanımayan ve onları mecburiyetlere mecbur bırakan kişidir.

Alternatifi olmayan kişi, “en güzel benim” değil “tek güzel” benim der. 

Alternatifi olmayan kişi, kendisine, “zaruretler haram olan şeyleri mübah kılar” düsturuyla bakılmasını ister. Böylece herkes için günah olan şeyler ona mübahtır. Ondan hesap sorulamaz, ona ceza verilemez. Cezalandırılmadıkça daha da azar ve dişinin ve tırnağının kirasını da ister.

Alternatifi olmayan kişi, kendisine muhtaçları, “biricik”liğine inandırmak için onları aldatır. Alternatifsizlik, bir dayatma değil de halkın kendi fikriymiş gibi görünürse, aldatan, halkın nazarında meşruiyet kazanacaktır çünkü.  

Bu liste uzar gider. 

Hal-i hazırdaki Türkiye ne yazık ki mecburiyetlere mecbur bırakılmış, iktidarın alternatifi olmadığına inandırılmış bir vaziyette.

Parti sempatizanlığıyla Erdoğan’ın hatalarını görmezden gelenleri bir kenara bırakalım. Erdoğan’ın hatalarının ve günahlarının farkında olan ancak onu alternatifsiz gördüğü için oy vermeye devam eden ve “onun günahına ortak olan” hatırı sayılır bir kitle var. 

“Erdoğan’a oy vermeyelim de kime verelim” diyen bu kitlenin gözünde, Erdoğan “kasabanın tek nalbantı” ve vazgeçilemez. Hal böyle olunca, alternatifsiz Erdoğan’ın işlediği günahların cezasını da masum terziler çekiyor. 

Çare ise hakkın hatırını tutup kaldırmak. 

Seçim anketleri ve sokak röportajlarında dikkatimizi çeken bir husus var. “Eskiden Erdoğan’a oy veriyordum ama artık vermeyeceğim” diyenlerin Erdoğan’dan vazgeçme gerekçeleri ekonomik kriz.

Yani, nalbantın günahları sebebiyle değil de nalbantın nala ve çiviye zam yapması yüzünden vazgeçme hâli var. Demek; nal ve çivi eskisi gibi ucuz olsa idi nalbantın hangi günahları işlediği halkın pek umrunda olmayacaktı. 

Kabinde oy kullanırken, vicdanındaki; hak, hukuk ve hürriyetin değil de pazardaki domates, biber, patlıcan’ın sesine kulak verenlerin vay haline:

“Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim.

Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim.

Tam elini tutmak üzereyken, aşkımı itiraf edecekken,

Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam:

Domates, biber, patlıcan…”

Okunma Sayısı: 2134
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    9.2.2024 16:08:12

    Binlerce tebrikler ediyoruz kaleminize sağlık.👏👏👏🌅

  • Ahmet Zeki

    9.2.2024 15:34:31

    Tebrikler. Güzel bir fotoğraf olmuş.

  • S.topuz

    9.2.2024 06:04:35

    ..."Demek kibir ve gururları onları nihayet derecede ahmaklaştırmış ki, bir sineğe, bir mikroba karşı mağlub bir âciz-i mutlakı, bir Kadîr-i Mutlak zannederler. Madem bu derece akıldan, insaniyetten sukut etmişler.Hayvandan, belki cemadattan daha aşağıdırlar. Öyle ise, bunların inkârlarından müteessir olma. Bunları dahi, bir nevi muzır hayvan ve pis maddeler sırasına say. Bakma, ehemmiyet verme." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Sözler - 387 "

  • Oğuz Yiğiter

    9.2.2024 05:44:53

    Tebrikler İbrahim Kardeşim. Harika bir üslub. Çok güzel bir fotoğrafı yansıtıyor makale. Sokaktaki halkın domates biber patlıcan sesleri, birgün hak hukuk adalet haykırışlarına dönünceye kadar bizler vazifemizi yapmaya devam inşaallah...

  • fikret aydoğdu

    9.2.2024 01:52:38

    Barış'ı özledik.Sen ortadan daldın.Başında ne vardı? " Keşke hislerimi sana açıkça anlatabilseydim Sana deli gibi âşık olduğumu söyleyebilseydim Göz göze geldiğimiz o anda sanki dilim tutuldu bir anda Konuşamadım karşında" . İşte Erdoğan'la ilk buluşmada kimse konuşamıyor.Orta kısmı biliyorsun.Sonunda da birazda ( sizlerin de katkısıyla) demokrat/ Menderes hassasiyetiyle milletimiz Reis'e. " Her şey boş geliyor bana, sarılacağım sımsıkı sana Yeter ki yıkılmasın bir daha dünyam" diye sahip çıktı çıkıyor.Sence bu millet patates soğana satmadığı liderini domates biber patlıcana satar mı ? Hem de bu pahallılıkta!

  • Güler Aslan

    9.2.2024 01:12:12

    Allah razı olsun. Vaktiyle diye başlayan hikayelerinizin kaynağını merak ediyoruz. Yazılarınızı etkili kılıyor. Tesir ve muvaffakiyetler dileriz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı