On yaşlarında küçük ve sevimli bir kız çocuğu olan Pollyanna babasını kaybedince sert mizaçlı teyzesi Whittier’ın yanına gelir. Yaşlı ve huysuz bir kadın olan teyzesi, yetim Pollyanna’ya etmediğini bırakmaz.
Teyzesinin eziyetlerine, babasının öğrettiği “mutluluk oyunu” ile karşılık veren Pollyanna, böylece hayata tutunur. Teyzesi onu; halısız ve beton bir zemin üzerinde yatacağı tavan arasına kapattığında, “manzarası ne güzelmiş” diye avutur kendini.
Yemeğe geç kaldığı için yalnızca kuru ekmek ve süt bulabildiği günlerde ise “zaten benim en sevdiğim yiyeceklerdi bunlar” der.
Masal bu ya; Pollyanna’nın mutluluk oyunu teyzesini de değiştirir ve hikâye mutlu sonla biter.
Safderun bir iyimserlikle yaşayıp gerçekleri görmezden gelme durumu için kullanılan “Pollyanna’cılık” tabiri bu hikâyeden gelir.
Pollyanna’lar yalnızca masallarda mutluyken, siyasette ise seçmeni Pollyanna’lardan oluşan liderlerin keyfi yerinde. Onlardan biri de Erdoğan.
Pazar akşamı seçmenden istediğini alan Erdoğan, bir kez daha kazandı. Enflasyon, zamlar, yolsuzluklar, hukuksuzluklar ve antidemokratik yönetim…
Seçmen bütün bunların farkındayken; seçmene mutluluk oyunu oynatan ve bardağın dolu tarafını gösteren Erdoğan, bu oyuna kendisini de fazlasıyla kaptırmış görünüyor.
Oyunu alamadığı yüzde elliyi görmezden gelen Erdoğan, aldığı yüzde elliyle büyük bir zafer kazanmış gibi seçim sonuçlarını kutladı.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de kendisine oy veren yüzde ellilik çoğunluk(!) Pollyanna oyununa kendisini bu kadar kaptırmışken, öyle görünüyor ki önümüzdeki beş yılda, vatandaşlara çokça “sanki yedim” demek düşecek.
Canı bir şey istediğinde almayıp, “sanki yedim” diyen ve para harcamak yerine biriktirip bir cami yaptıran Keçecizade Hayreddin’i tanırsınız.
Keçecizade Hayreddin gibi “sanki yedim” demeye kendimizi şimdiden alıştıralım: Fakat bir farkla ki bizler söylediğimizle kalacağız.
- Kırmızı et, peynir, meyve ve sebze fiyatları rekor kırdı, vatandaş yiyemiyor. (Sanki yedim)
- Korku ve baskı had safhada. İfade özgürlüğü yok. İnsanlar fikirlerini dahi dile getiremez oldu. (Sanki dedim)
- Benzin ve döviz fiyatları aldı başını gidiyor. (Sanki indirdim)
- AİHM’in dünyada en çok tazminata mahkûm ettiği ülke Türkiye. (Sanki dinledim)
- Tam bağımsız(!) Merkez Bankamız “faiz sebep, enflasyon sonuç” politikasına tam gaz devam ediyor. (Sanki FED’im)
- Artık krallığa geçsek diyorum. Bu son seçim olsun. Oyları da karanlıkta sayalım. Trafoyu biliyorsunuz. (Sanki kedim)
Pazar akşamlarında kaybettikleri seçimler yüzünden, pazartesileri sendromsuz geçmeyen yorgun demokratlar; seçimleri kazandıkları ve “bir zamanlar fakir ama demokrat bir genç vardı, hatırladın mı?” diye soracakları günün hayalini kurmaktan hiç vazgeçmeyecekler:
“Şimdi kılıksızım, fakat borçlarımı ödedikten sonra
İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak
Ve ihtimal, sen yine beni sevmeyeceksin.
Bununla beraber pazar akşamları,
Sizin mahalleden geçerken, süslenmiş olarak,
Zannediyor musun ki ben de sana
Şimdiki kadar kıymet vereceğim?”