Duâ edileceği zaman tövbe ve istiğfar edilerek manen temizlenmelidir. Sonra makbul duâ olan salâvatla başlamalı, sonunda da yine salâvat getirilmelidir. Çünkü iki makbul duâ arasında yapılan duâ da makbul olur.
- Kur’ân ve hadislerde zikredilen duâlarla duâ etmek,
- İhlâs, huşu ve kalp huzuru ile duâ etmek, duâ esnasında bütün duygularla duâya odaklanmak, hayalen dünya işlerini düşünmemek,
- Namazların sonunda, bilhassa sabah namazından sonra duâ etmek,
- Mübarek vakitlerde, özellikle mescitlerde, Cuma gününde, bilhassa Cuma günü duânın kabul edildiği saatte duâ etmek,
- Üç aylarda, kandil gecelerinde, Ramazan ayında, özellikle Kadir Gecesi’nde duâ etmek, duânın Rahmet-i İlâhiye tarafından kabule karin olması ümit edilir.
O makbul duânın eseri ya dünyada aynen görülür, veya ahiret hesabına kabul edilir. Duâda istenen hususlar dünyada gerçekleşmezse, “Duâ kabul edilmedi.” denmemelidir. “ Belki daha iyi bir surette kabul edilmiştir” denmelidir. 1
Duâ bir ubudiyettir (kulluktur) Ubudiyetin meyveleri ahirette verilir. Dünvevî maksatlar ise, o çeşit duâ ve ibadetin vakitleridir. Dünyevî maksatlar, duânın gayeleri değildir. 2
Duânın en tatlı meyvesi: Duâ eden adam anlar ki, birisi var; kalbinden geçenleri işitir, her şeye gücü yeter, her arzusunu yerine getirebilir, âczine ve fakrına merhamet eder.
Dipnotlar:
1- Mektubat, s.469-470. 2- Sözler, s. 287.