Geçmişte yaşanan olaylar yalnızca geçmişi veya geleceği bize sunmaz, önümüze koyduğu verilerle geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmamızı sağlar.
Bu köprünün kurulması geçmişte yaşanan olayların bilinmesi ve sorgulanması vasıtası ile gerçekleşir. Dünü bugünden, bugünü dünden ve geleceği bugünden koparmak mümkün değildir. Geçmiş bir ülkenin, insan ve cemaatin hafızası gibidir. Hafızanın kaybedilmesi o varlığı anlamsız kıldığı için yeni sıkıntıları beraberinde getirir. Bir bilim adamı “Geçmiş geleceğe ışık tutmuyorsa, akıl karanlıklar içinde yürür” diyor. Geçmişte yaşanan olayları yalnızca bilmek yetmez, olayları anlamak ve doğru okumak gerekir. O zaman geçmişin olayları geleceğin şekillenmesine katkı sunarak faydalı olur.
Bediüzzaman hayatta iken veya vefatından sonra Süfyanizm komiteleri Risale-i Nur hizmetlerini başarısız ve güçsüz kılmak için birçok sinsi olay tertipleyip Yeni Asya cemaatini böldüler. Geçmişte yaşanan bu olayların çok iyi bilinmesi bu komitelerin günümüzde sahneye koyacakları sinsi planların başarısız olmasını netice verir, Nur Talebelerinin daha şuurlu ve hüşyar kılarak metin olmalarını sağlar. Bediüzzaman Said Nursî (ra) 31 Mart olayında Divan-ı Harp’te o dönemde yaptığı çalışmaları anlatarak taviz vermemiş ve kendisinden sonra yargılananların da beraat etmelerine vesile olmuştu. Hâlbuki öncesinde birçok masum insan mahkeme tarafından idam edilmişti. Bu yaşananlar Divan-ı Harbi Örfi eserinde ve Tarihçe-i Hayatta anlatılmıştır. Yine Mecliste M. Kemal’le aralarında geçen olay ile Rusya esaretinde Rus komutanla yaşadıkları Tarihçe-i Hayatta ifade edilmiş. Bunun gibi birçok yaşanan olay Risale-i Nur eserlerinde neşredilerek bu tür olaylar karşısında nasıl hareket edilmesi gerektiği ortaya konmuş. O nedenle Risale-i Nur’un her meselesi gibi bu olayları da çok iyi bilmeliyiz.
Rahmetli Mehmet Kutlular da “İşte Hayatım” adlı eserinde Risale-i Nur hizmetlerinin yakın tarihinde yer alan bazı şahıslar ile yaşanmış birçok olayı ortaya koymuştur. Bazı kişiler gerçeklerin bilinmesinden rahatsız olduğu için Mehmet Kutlular’ı tenkit ederek “Bunlara ne gerek vardı, uhuvvete zarar veriyor” şeklinde tavır ortaya koyarak rahatsızlıklarını belirtmişlerdi. Hâlbuki bu olaylar gündeme getirilmekle isabet edilmiştir. O dönemi yaşamayan Risale-i Nur Talebelerinin Nur Hizmetinin yakın tarihini bilmeleri lazım ve çok önemlidir. Çünkü yaşanan bu olaylar sorgulanarak Süfyan komitelerinin tuzaklarına düşmemek için ufuk açar, yol gösterir. Geçmişte yaşanan menfî olayların istikbalde yaşanabilecek muhtemel bu tür olayların yaşanmaması için insanların zihinlerinde zımni olarak barikat ve engeller oluşturur. İslâm Yaşar da yakın tarihte yaşanan bazı olayları “Beşleme” ile ortaya koydu. Bu eserler Nur hizmetinin yakın tarihinin bilinmesi konusunda külli manada hizmet etti. Son şahitlerin Bediüzzaman Said Nursî ile yaşadıklarının derlenip yayınlanması da Risale-i Nur hizmetinde birçok şifre veriyor ve yol gösteriyor Nur Talebelerine.
Risale-i Nur bu asırda insanlığın pusulası olduğu için içtimaî, imanî, siyasî ve benzeri her konuda insanlığa doğru yolu göstererek iman ve Kur’ân’a zarar vermeden hizmet edilmesini sağlar. Nur hizmetini akim bırakmak için zındıka komiteleri çeşitli sinsi planlar çevirerek derin yerlerin talimatıyla bünyede çıkardıkları karışıklıklar ile fertler arasındaki uhuvveti bozup hizmetlere zarar verdiler geçmişte. “Bu olayları yazıp çizmeye ne gerek var, bu olaylar ile zamanımızı öldürmeyelim, bu olaylar yıllar öncesi yaşandı ve orada kaldı” diyemeyiz. Bu düşünce sağlıklı ve hayra alamet değildir. Bu düşünce tarzı Nur Hizmetinin düşmanı olan komitelerin ekmeğine yağ sürer, istikbalde onların muvaffakiyetlerine yol açar.
Okullardan tarih derslerini kaldırarak geçmişle bağı koparmak mümkün mü? Elbette ki mümkün değildir. Geçmiş geleceğin projektörü ve var olan bir topluma ait değer yargılarının yaşanmasını ve nesilden nesile aktarılmasını sağlar. Dost ve düşman ile yanlış ve doğrular geçmişte yaşanan olaylar sorgulanarak ortaya konur. Bu olaylardan dersler alınır, dersler çıkarılır. Tekrar aynı hataları yaşamamak için dikkatli davranılır. Bu hususlar Risale-i Nur hizmetleri için de geçerlidir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri eserlerinde zındıka komitelerinin Kur’an’ın fedakâr hadimlerini aldatarak hem kendisinden, hem de kudsî hizmetten vazgeçirmek istediklerini belirtir. Risale-i Nur Hizmetlerine sinsi planlarla zarar veren komitelerin oyunlarına karşı uyanık olmak ve geçmişte tertipledikleri oyunları unutmamamız lâzım ki yeni oyunlarına alet olmayalım. “Bu geride kaldı, Yeni Asya’da o dönem bunlara karşı iyi mücadele verdi deyip” geçemeyiz. Aksi takdirde yeni oyunlarına tekrar alet olma ihtimalimiz olur. Çünkü düşman sürekli sinsi plan, program peşindedir…