Üstad, 31 Mart darbesinden sonra yargılandığı ve beraat kararı alarak çıktığı Divan-ı Harb-i Örfî, yani sıkıyönetim mahkemesindeki müdafaasının sonunda şöyle diyordu:
“Millet uyanmış, mugalâta [demagoji] ve cerbezeyle iğfal olunsa da devam etmeyecektir. Hakikat telakkî olunan hayalin ömrü kısadır. Feveran eden efkâr-ı umumiye [kamuoyu] ile o aldatma ve mugalâtalar dağılacak, hakikat meydana çıkacaktır inşaallah.”
(Eski Said Dönemi Eserleri, s. 145)
Üstadın o zaman gerek darbe sürecinde, gerek sonrasında zihinleri karıştırmak için yapılan propagandaların ve doğruların içine katılarak enjekte edilen yanlışların kamuoyunda yol açtığı yanılgılar için ifade ettiği bu tesbit, günümüzdeki ortam için de geçerli.
İşaratü’l-İ’caz’daki Nübüvvet bahsinde geçen şu cümleler de bu manayı tamamlıyor:
“Tehditler, korkular ve hilelerle efkâr-ı ammeyi başka bir mecraya çevirtmek mümkün olur; fakat tesiri cüz’îdir, sathîdir, muvakkat olur. Muhakeme-i akliyeyi az bir zamanda kapatabilir.” (İşaratü’l-İ’caz, s. 269)
Ve Üstad konuyu şöyle bağlıyor:
“Hak neşvünema bulacaktır [filizlenip dal budak salacaktır]—eğer çendan [her ne kadar] toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri [kararlı takipçileri] muzaffer olacaklardır [zafere ulaşacaklardır]—eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar...” (Muhakemat, s. 23)
Bunları birlikte düşündüğümüz zaman, ufkumuz açılıyor; kasvetli ve kara bulutların ortalığı kaplamış gibi göründüğü en zor zamanlarda dahi kesinlikle ümitsizlik ve karamsarlığa yer olmadığının mesajını veriyor.
Burada son derece önemli olan hususlar, sabır, hakta sebat ve metanet. Üstadın dediği gibi, “Sabrın mükâfatı zaferdir. Sebatın mükâfatı galebedir.” (Mektubat, s. 808)
Bu imtihanın yine şiddetlendiği günlerden geçerken, Üstadın bize ışık tutup yol gösteren şu sözlerini tekrar dikkatle okuyup hayatımıza yansıtmaya çalışalım: “Bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hadiseler içinde hadsiz bir metanet ve itidal-i dem [soğukkanlılık] ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımak gerektir.” (Tarihçe, s. 481)
Evet, çare ve çıkış yolu bunlarda: Sabır, sebat, metanet, soğukkanlılık ve fedakârlık...