Aylardır sözü edilen ve günlerden beri de adeta “davul zurnayla ilan edilircesine” açık beyanlarla, “Bir gece ansızın gelebiliriz, belki yarından da yakın” sözleriyle haber verilen “Barış Pınarı” operasyonu, önceki gün saat 16:00’da verilen talimatla başlatılmış oldu.
Geçen seneki Afrin harekâtında olduğu gibi yine selâlar ve Fetih Sûreleri eşliğinde.
İçeride kayda değer bir itiraz yok.
Tam tersine muhalefetin neredeyse tamamı açıktan destek veriyor. Rutin tezkerenin, muhalefetin de oylarıyla kabulü dışında, konunun Meclise gelip, en azından kapalı oturumda görüşülmesine dahi gerek görülmediği halde...
Medya zaten savaş bülteni gibi...
Oluşturulan psikolojik ortamda, zihinlerdeki soru işaretlerini dile getirmek dahi “hain” damgası yemeyi göze almakla eşdeğer.
Bu tablo bile demokrasimizin ne halde olduğunu gösteren bir başka vahameti gözler önüne seriyor. Hele “Savaşa hayır” kampanyalarının hiçbir engel ve yaptırıma uğramayıp özgürce seslendirilerek organize edilebildiği gelişmiş demokrasilerle kıyaslandığında.
Onun için, Doç. Dr. Burak Bilgehan Özipek’in dünkü manşetimize konu olan “Hamaset değil, akl-ı selim” çağrısı, böyle bir ortamda bir cesaret örneği olarak da kayda geçmiş durumda.
İçeride durum bu iken dış dünyanın tepkilerine baktığımızda ise görüyoruz ki, yalnızız.
Erdoğan, Putin’e “Harekât Suriye’ye barış ve istikrar getirecek” derken, Kremlin “Ortak çabalara zarar verilmesin” açıklaması yapıyor.
Trump, “Engin ve eşsiz bilgeliğimle tayin ettiğim limitleri aşarsanız ekonominizi mahvederim” tehdidinin ardından, “Bu saldırıyı desteklemiyoruz ve bunun kötü bir fikir olduğunu Türkiye’ye ilettik” mesajı veriyor.
AB “Operasyonu durdurun” çağrısı yapıyor.
Astana-Soçi süreçlerindeki ortaklarımızdan İran’ın Cumhurbaşkanı, “Seçilen yol Suriye, Türkiye ve bölge için faydalı değil” diyor.
Arap Birliğinden benzer tepkiler geleceğinin sinyalleri verilirken, BM itidal çağrıları ve “insanî kriz” uyarıları yapmaya devam ediyor.
Böyle ağır bir tablo karşısında dualarımız, bir an önce sağduyu ve vicdanın galebe çalması, fitne ve tuzakların boşa çıkması, yaşanan acıların son bulması, bunlara yenilerinin eklenmemesi; Türkiye’de, Suriye’de ve bölgemizde barış ve huzurun hâkim olması için.