Biden’ın o kelimeyi kullanması üzerine “soykırım” tartışması yine alevlendi. Evvelce yaşanan benzer örneklerde olduğu gibi aynı tepkiler bir kez daha tekrarlanıyor.
Bir başka gündem öne çıkıp bu konuyu geri plana itinceye kadar bu tepkiler devam eder; ardından mesele yine “unutulur,” gider.
Oysa soykırım iddiaları sadece Biden tarafından seslendirilmiş değil. Meselâ Putin de aynı kelimeyi kullanmış, ama hiç bu şekilde bir gündem olmamış, tam tersine geçiştirilmişti.
Dahası, şimdiye kadar birçok ülkenin parlamentosu 1915 olaylarını “soykırım” olarak niteleyen kararları kabul etti ve Türkiye’nin bunlara karşı verdiği tepkiler sonuçsuz kaldı.
Çünkü Ermeni lobisi çok sıkı, yoğun, takipçi ve sürekli bir çalışma yaparken, Ankara’nın bu konuda hâlâ ciddî bir stratejisi mevcut değil.
Ankara’nın, bilinen tepkileri tekrarlamanın ötesinde, bu meseleyi evvelâ kendi içimizde, sonra dünyaya izah etmek için yaptığı kayda değer ve ses getiren bir çalışması var mı?
Meselâ “Geceyarısı Ekspresi” filmiyle yapılan kara propagandayı boşa çıkarıp insanlara gerçekleri anlatacak tek bir film çekebildik mi?
Harp şartlarında yaşanan acı olayları sürekli bir düşmanlık sebebi haline getirip sonu gelmez bir kan davasına dönüştürme çabaları, ancak “Tarihten husumet değil, ders çıkarılmalı; geçmişteki düşmanlıklar bugüne taşınırsa geleceği de kaybederiz” yaklaşımına bina edilecek stratejilerle boşa çıkarılabilir.
Bu noktada mukatele ve tehcir ortamının oluşmaya başladığı bir dönemde “Şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir” diyen ve Birinci Dünya Harbinde cephede savaşırken Ermenilerin yaşlı, kadın ve çocuklarına dokundurmayan Bediüzzaman’ın mesajları çerçevesinde hazırlanacak etkili bir kamuoyu seferberliği birçok ezberi bozar ve çözümün yolunu da açar.
Bunun için, gerek içeride, gerek dünyada Ermeni toplumunun sağduyu ve vicdan sahibi kesimleriyle çok yakın bir diyalog ve işbirliğine girilip, bu istikametteki çalışmaların onlarla birlikte yürütülmesi son derece önemli.
2009’da başlatılıp arkası getirilemeyen “Ermeni açılımı”nın yeniden canlandırılması da.
Doğru stratejiler hazırlayıp uygulamanın baş şartı ise ortak akılla işleyen gerçek anlamda demokratik bir hukuk devletinin tesisi.