Bazı bölümlerini paylaşalım:

CHP geçmiş kusuratından pişmanlık ifade, hatasını itiraf ve helalleşme teşebbüsleriyle hatalarını tamire çalışıp, ıslah olmaya devam edeceğini vaad, ilan ve taahhüt etse… (Üstadın bir mektubundaki) “Bu millet kat’iyen ihtiyarıyla CHP’yi iktidara getirmeyecek” cümlesini tekrar etmek ve dayatmak ne ölçüde isabetli ve hakkaniyetli bir tercih olur?

İlelebed CHP’nin böyle devam edeceğini iddia etmenin, güneş batıdan doğmuş gibi pişmanlık ve tövbe kapılarını kapatmanın, ıslah teşebbüslerini takdir ve teşvik yerine hakka davet kapılarını kapatmanın çok hatalı bir davranış olduğunu düşünüyorum.

Bugün memnuniyetle müşahede ettiğimiz gibi CHP Üstadın davetine, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday yapmaktan başlayarak riayet ediyorsa, bence bundan milletimiz ve memleket için memnun olunması icab eder.

Kaldı ki, eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın birkaç sene önce bir TV programında açıkladığına göre başörtülülerin üniversite imtihanına ve üniversiteye girişleri, Kılıçdaroğlu’nun telefon etmesiyle başlamıştır. Keza Risale-i Nur’un devlet tekelinden çıkarılarak serbestçe tab ve neşri yine onun Anayasa Mahkemesine müracaatı ile mümkün olmuştur. Diğer çok ehemmiyetli bir husus da Koruma Kanununu kaldırma vaadidir. 

İktidar siyasîlerinin kutuplaştırma, CHP öcüsü ve PKK ile korkutma, ötekileştirme, düşmanlaştırma siyasetlerinden müstakilen karar verip tercih etmemiz gereken; Halk Partisinin ıslahı mı memleket ve millet için faideli, yoksa eskiden olduğu gibi, en tabiî dinî meselelerde bile devrim muhafızlığı ile “İrtica hortluyor, ilke ve inkılaplar tehlikede, laiklik ihlal ediliyor” feryatları yapan tavrı mı?

Ayrıca kasten gözden kaçırılan ve günümüzdeki bizlerin asıl dikkat etmesi gereken mühim bir husus da şu: Tek başına Halk Partisi yok. Altı partinin ittifakı var. 2300 maddelik, hepsini bağlayıcı imzaladıkları anlaşma metni var. Bunlar nazara alınmayarak, halk CHP’nin geçmişi ile korkutulmaya çalışılıyor. Bu şartlar altında CHP’nin 1950 öncesi yaptığı tahribatı yapması ihtimali var mı?