Tek adam rejimi kendi ürettiği sorunların altında kalıp ülkeyi her alanda giderek büyüyen sıkıntılara sürükledikçe, şimdiye kadar tek taraflı propagandaların ve ağır baskı politikalarının sonucu olarak gidişatın farkına varamayan toplum, bilhassa ekonomideki kötüleşmenin cebini yakmaya başlamasından sonra uyanıp tepki vermeye başladı.
Üretip büyüttüğü problemleri çözemeyen iktidar, çizmeye çalıştığı pembe tabloların da artık kabul görmediğini bildiği için, klasik taktiğini sürekli bir uygulamaya dönüştürdü.
Reel sorunları gözden kaçırıp sun’î gündemlerle zihinleri meşgul etmeyi hedefleyen bu taktiğin ana malzemelerinden biri dinî hassasiyetleri kaşıyacak provokasyonlar.
Konjonktürün öyle gerektirdiği zamanlarda iktidar medyasında göklere çıkarılan bir ses sanatçısının beş sene önce çıkardığı şarkıdaki bir cümlenin şimdi gündeme taşınarak, “dil koparma”lı cami nutuklarıyla en üst perdeden bir linç operasyonuna hedef yapılması, bunun en yeni örneklerinden biri.
Evvelce de gözaltı ve yine “Cumhurbaşkanına hakaret” ithamıyla yargılanıp mahkûm edilme tecrübeleri olan bir TV programcısının paylaştığı bir Çerkes atasözüyle bir kez daha hakaret suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanması da bu olayın peşinden geldi.
Ama her iki örnekte de sergilenen aşırı ve fevrî tepkiler, yapılanları bumeranga dönüştürme işaretleri veriyor. Söz konusu sanatçının verdiği cevabın birçok dile çevrilerek çok farklı kanallardan tüm dünyaya yayılması ve aynı şekilde TV programcısı tarafından aktarılan atasözünün herkesin dilinde dolaşır hale gelmesi böyle bir neticeyi gösteriyor.
Oysa bunlar hiç gündem yapılmasaydı ve hele devlet başkanlığı konumuna hiç yakışmayan bir üslûpla, seviyesi çok tartışılır polemiklere konu edilmeseydi böyle olmazdı.
Bu durum gösteriyor ki, reel sorunları örtüp bu çeşit polemikler üzerinden işi götürme taktiği de artık işe yaramıyor, tersine geri tepiyor.
AİHM kararına rağmen, AB ile köprüleri tamamen atma pahasına içeride tutulmaya devam edilen Demirtaş’ı İmralı üzerinden tehdit atraksiyonunun da geri teptiği gibi.
Görünen o ki, tek adam rejiminde işler iyice çığırından çıktı. Tutulan herşey elde kalıyor. Ama zararı ülkeye oluyor. Çare seçim...