Seçmenin tercihini kazanmak için yarışan ve herkes gibi yarın sandıktan çıkacak sonucu bekleyen iki adayın, 17 yıllık bir fasılanın ardından ekranda karşı karşıya gelmelerinin meydana getirdiği pozitif hava, iktidar cenahının agresif tavrıyla yine bulandı.
Kendi hizmet projelerini öne çıkarıp seçmeni iknaya ve gönlünü kazanmaya çalışmak yerine, rakibini yalanla itham edip karalayan söylemlere yoğunluk vermesi ve yeniden sahneye çıkan AKP Genel Başkanının Mursî-Sisi motifleri ekleyip yargı sopasını da sallayarak bunun başını çekmesi onu gösteriyor.
Program öncesindeki otel buluşması üzerinden yürütülen polemiklerin iktidar cenahı başta olmak üzere kime ne faydası var?
Söz konusu programın da en çok eleştirilen tarafı, YSK, iptal gerekçesi, yalanla itham polemiklerinden, asıl konuşulması gereken hizmet projelerine sıra gelmemesi ve onlar için yeterli zaman kalmaması değil miydi?
Erdoğan İstanbul’a yaptıkları hizmetleri sıralarken, sürekli olarak Marmaray’ı, Avrasya Tünelini, metro hatlarını, üçüncü köprüyü ve yeni havaalanını örnek veriyor. Bunlar tamam, ama hepsinin tartışılan tarafları da var.
Bütün bu yapılanlara rağmen trafik çilesinin hâlâ bitmeyişi, fâhiş geçiş ücretleri, yap-işlet-devret modeliyle yapılan anlaşmalarda milletin kesesinden verilen ödeme taahhütleri ve yeni havaalanının gerekli olup olmadığına ilaveten yer seçimin isabetine ve bu tercihin rant iddialarına bakan cihetiyle ilgili tartışmalar, bunlardan öncelikle akla gelenler.
Ama günlük hayatın akışı içinde sıkıntısı en çok çekildiği halde, kanıksandığı için olsa gerek, hiç konuşulmayan şeyler de var ve bunların başında ulaşım-trafik çilesi geliyor.
Metro, metrobüs ve İETT otobüslerinde özellikle yoğun saatlerdeki anormal yoğunluk ve sıkışmışlığın insanlara “İnsanca ve medenîce bir toplu taşıma sistemi mümkün değil mi?” diye sordurması gerekmiyor mu?
Bu sualin cevabı ve halkı günlük hayatında ciddî sıkıntıya sokan genel ekonomik daralmanın çözümü, günlerdir valiye hakaret iddiaları ve otel buluşması üzerinden yürütülen karalama kampanyaları olmasa gerek.
Hele kaç senedir devam eden ve korku sebebiyle açığa vurulmasa da toplum vicdanını sızlatan haksızlıkların örtüsü hiç olamaz.
Halkın talebi hizmet ve adalet...