Son dönemde Türkiye’de cereyan eden gelişmeler, bir cihetiyle, ağırlıklı olarak Risale-i Nur hareketinin farklı kolları arasındaki ihtilaflar ekseninde şekilleniyor.
Buna bağlı olarak, bütün bunların, Risale-i Nur çizgisinde özel bir yeri olan Yeni Asya ile de bir şekilde, maziden gelen bağlantıları var.
Meselâ Fethullah Gülen, 1974’e kadar Yeni Asya’nın yazarlarından biriydi. Gazetede yazıları çıkıyordu. Hitap Çiçekleri adlı—galiba—ilk kitabı Yeni Asya damgasıyla neşredilmişti.
Son medya operasyonunda gözaltı listesine dahil edilen Ahmet Şahin de Yeni Asya’nın ilk yazarlarındandı. 1982’ye kadar beraberliğimiz devam etti. Baskı üstüne baskı yapan Tarihin Şeref Levhaları başta olmak üzere birçok kitabı da Yeni Asya Yayınları arasında yayınlandı.
Gündemdeki Tahşiye grubunun mensuplarından Mustafa Kaplan da 1979’dan 1992’ye kadar Yeni Asya’nın yazı kadrosuna dahildi.
Bu isimler ve daha birçoğu değişik sebeplerle Yeni Asya ile yollarını ayırdılar. Ahmet Şahin Zaman’da sürdürdüğü yazılarında tarzını korurken, diğerlerinde ciddî farklılıklar oluştu.
Fethullah Hocanın başlattığı hareket dünyanın her tarafına ulaşarak önemli hizmetlere vesile oldu ise de, bilhassa siyaset ve devletle ilişkilerin Risale-i Nur ölçülerine uygun bir zemine oturtulamayışı, bugünkü sıkıntılara yol açtı.
Maksatlı ve ard niyetli sızmalara açık aşırı büyümenin, çok geniş bir alana yayılan hizmet birimleri arasında sağlıklı bir istişare mekanizmasının kurulamayışı ile birleşmesi de, ortaya çıkan problemleri daha katmerli hale getirdi.
Yine aşırı büyümenin verdiği halet-i ruhiye ile yer yer sergilenen tekelci ve dışlayıcı tavırlar, son dönemde olduğu gibi, kendilerine karşı insafsızca kullanılan bir bumeranga dönüştü.
Keza bütün tepki ve itirazlara rağmen risaleleri sadeleştirme ısrarı da işin tuzu biberi oldu.
Şimdi cemaat, bir taraftan maruz bırakıldığı linç ve tasfiye operasyonlarına direnmeye çalışırken, diğer taraftan bunları gözden geçirdiği sıkı bir özeleştiri sürecine girmiş bulunuyor.
Dileriz, bu süreçten doğru dersler çıkarılır ve Fethullah Hocanın da dediği gibi, yaşananlar bir “arınma vesilesi” olarak değerlendirilir.
Bu noktada diğer Nur cemaatleri, düne kadar içli dışlı olduğu Gülen hareketini bir anda “ihanet şebekesi” ilan ederek MGK ve istihbarat patentli imha operasyonlarına hedef yapan iktidarla aynı çizgide yer almaktan vazgeçmeli.
Ve özeleştiri sürecine katkıda bulunmalı.
Tahşiyeciler bahsine yarın bakalım inşaallah.
tweet: Sabah şeysi utanmazlık örnekleri için kendi arşivine baksın: Yeni Asya için attığı iğrenç manşetler başta olmak üzere bol miktarda bulabilir.