Daha önce de yine Erdoğan‘ın “İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de İsrail’e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lâzım” beyanları kayıtlara geçmişti.

Oysa aynı Erdoğan İsrail’in saldırmak için özellikle Ramazan ve bayram günlerini, mübarek geceleri seçerek Gazze’de yaptığı katliamlara “tepki” gösterirken “terör devleti, çocuk katili” sözünü de çok tekrarlamıştı.

2009’da katıldığı Davos programlarından birinde, hemen oturum bitiminde “Peres’e değil, moderatöre söyledim” diyerek tevil etmesine rağmen “İsrail’e kafa tuttu ve haddini bildirdi” şeklinde servis edilip propagandası yapılan  “One minute” “çıkış”ı da malûm.

2018’de Trump’ın Kudüs’ü “ebedî Yahudi başkenti” ilân etmesi ve yeni bir Gazze katliamı üzerine “İsrail’le ekonomik, ticarî ilişkilerimizi masaya yatıracağız. Seçimden sonra adım atacağız” diyen de yine Erdoğan’dı.

Aradan onca zaman geçti. Sözünü ettiği adım, İsrail’le ilişkilerin tamgaz devamı oldu.

Mavi Marmara vahşetinin de üstü örtüldü. 10 insanımızın şehit edildiği saldırıyla ilgili davalar düşürüldü ve katiller cezasız kaldı.

İsrail’deki cumhurbaşkanı ve başbakan değişikliklerine rağmen daha da artarak devam eden Mescid-i Aksa, Kudüs ve Harem-i İbrahim tacizlerine, Gazze ablukasına ve saldırılarına, yeni yerleşim yeri işgallerine rağmen Ankara’dan yine gayet sıcak mesajlar verildi.

Ve Sarayda, tarihte ilk defa bir Cumhurbaşkanı için Türkiye Yahudilerinin “Anoten Kutsama Duası” okundu: “Tanrı, yüce Devletimiz Türkiye Cumhuriyetini ve Başkanı Ulu Efendimiz Erdoğan’ı korusun, boy verdirsin, yardım etsin, üstlere taşısın, şanını yüceltsin...”

Amerikan Yahudilerinin “Üstün Cesaret Ödülü”nden sonra, Türkiye Yahudilerinin bu duasına mazhar olmak Erdoğan’a nasip oldu.

Ardından Herzog Türkiye’de ağırlandı. Erdoğan’ın, geleceğini “müjde” verdiği Bennett başbakanlıktan düştüğü için gelemedi.

Ama halefi Lapid’le telefon görüşmesinde “Büyükelçileri atayalım” kararı teati edildi.

İsrail’in son Gazze katliamından sonra!