Avukatımız Mustafa Özbek, dünkü Yeni Asya’da çıkan yazısında gazetemizin resmî ilan hakkının önce durdurulup sonra tamamen kaldırılması sürecini ana hatlarıyla anlattı. Bu hukuksuz ve keyfî uygulamaya karşı açtığımız davalarla verdiğimiz hukuk mücadelesini de.
Özbek bu süreçte kimi “dost”ların bize yaptığı “tavsiye”lerden de kısaca bahsedip geçti.
Ve o “tavsiye”lerin ne olduğunu açmayıp, “Aynen düşündüğünüz gibi” demekle yetindi.
Biz de onun bıraktığı yerden devam edelim.
Özbek’in dediği gibi o tavsiyeler aynen okuyucularımızın düşündüğü gibi. Bunu açarsak:
Bize yapılan tavsiyelerde denildi ki:
“KHK’ları ve OHAL uygulamalarını yazmayın, haber yapmayın, gündem etmeyin. Mağduriyetlerden bahsetmeyin. Arada bir de olsa iktidarı ve başını öven olumlu yayınlar yapın.”
Meselenin temelinde bu var.
Basın İlan Kurumunun önce ilanımızı durdurup, ardından ilan hakkımızı tamamen kaldırmak için gösterdiği gerekçeler sadece bahane.
Asıl sebep, izlediğimiz yayın politikası.
Basın kartı ve gri pasaport haklarımızın keyfî ve hukuksuz şekilde gasbının sebebi de bu.
Eşzamanlı olarak harekete geçirilen muhbirlerin jurnalleri ve iktidar medyasıyla sosyal medyada maaşlı troller kullanılarak yürütülen linç operasyonları eşliğinde başlatılan yargı tacizlerinin arkaplanında da aynı sebep var.
Ve belli ki, bunların hepsi aynı merkezden talimatlandırılıyor, yönetiliyor, yönlendiriliyor.
Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu’nun bir ucunu gösterdiği, ardından Eren Erdem’in daha detaylı bilgiler paylaştığı ilginç bir konu bu.
Yüzde 80’i için “Devletin ve AKP’nin içinden geldi” denilen bu bilgilerle tek tek ve isim isim tesbit edildikleri belirtilen 18-20 bin kişilik trol çetesinin, ekip başlarının ve bütün bu ağı yöneten merkezin hedefi yalnızca CHP değil.
İktidara ve tek adam rejimine biat etmeyen, hukuksuz KHK ve OHAL uygulamalarını gündemde tutan, eleştiren, bu keyfîliklerin yol açtığı vahim, yoğun ve yaygın mağduriyetlere dikkat çeken herkes. En başta da Yeni Asya.
15-20 Temmuz sürecinde olup bitenlerin ve gazetemize yapılanların tek izahı bu. Bunlara verilecek en iyi cevap ise, daha da artan bir kararlılıkla adalete, hukuka, demokrasiye, hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya devam etmek.
Yeni Asya da bunu yapıyor...