Kutlular Ağabeyin 12 Eylül’den sonra Ali Sarıkaya’ya yazdığı ve orijinali Euronur’da yayınlanan mektuptan bazı bölümler:
Bünyemizde yine maalesef bir sıkıntı çıktı. İnşaallah Nur Talebelerinin şuurkârane hareketi ve ferasetiyle en az zararla ve en kısa zamanda bunu da atlatırız. Bu tip hadiseler Kur’an ve iman davasındaki imtihanlardır. Cenab-ı Hak bu imtihanları yüzlerimizin akı ile vermeyi nasip etsin. İmtihanı kaybedenlerden mazide çok oldu. Bunun için bizler de sadece Allah’a sığınıp iltica edip niyaz ediyoruz ki, bizi nefsimizin şerrinden muhafaza etsin. Rızasında sırat-ı müstakimden ayırmasın. Bu asırda Kur’an’ın bir dersi olan Risale-i Nur hizmetinde daim eylesin. Bu Kur’an ve iman davasında nefsimizi sonuna kadar hizmette istihdam etsin. Amin.
* İstişare heyetinin içinde su-i niyetli ve sulh kabul etmez insanlar var. Yaptığımız musalâha ve aldığımız kararlara uymuyorlar. Alınan kararları kendilerine göre tevil ve tefsir ederek daima suizan uyandırmaya çalışıyorlar. Daima alttan ve arkadan müsait bulduklarına fikirlerini empoze ediyorlar. Aslında bu fitne beş yıldır alttan alta devam ediyordu. Önlemeye çok çalıştık, fakat olmadı.
* Orduya ve onun şahs-ı manevîsine hiçbir zaman karşı olmadık. Yalnız orduyu alet ederek ihtilal yapanlara daima karşı olduk. 27 Mayıs ve 12 Mart gibi. Zaten bunlara hem millet, hem de ordu sonradan karşı çıktı ve zarar verdiği tarihin şehadetindedir. Bizim konseyi tenkidimizi, bunlar, kasten ordu düşmanlığı tarzında göstermeye çalışıyorlar.
* İstanbul toplantısında ihtilafın zahirî sebebi görünen hususlar karara bağlandı. Konseyin yapacağı icraatlar iyi olursa takdir, kötü olursa tenkit edilip yol gösterilecekti. Biz bunu yapıyoruz, onlar ise konseyin ve hükümetin kat’iyen tenkidinin yapılmasını istemiyorlar. Onları adeta bir evliya gibi göstermeye çalışıyorlar. Ve gazeteyi, dolayısıyla bizi aşırı derecede tenkit ediyorlar. Halbuki meseleyi burada karara bağlamıştık. Gazeteyi kimse kendi başına tenkit etmeyecek. Şayet hata varsa hakem heyetine veya bize bildirilecek ve orada değerlendirme ve tartışması yapılacaktı. Ama onlar ne yaptılar? Heyetler halinde gezip bizi ve gazeteyi müsait bulduklarına tenkit edip aleyhimizde bir hava uyandırmaya çalıştırlar. Bunun gibi gayr-i samimi hareketleri yapa geldiler.
* Gazeteyi kendi fikirlerimize göre değil, Üstadın ve Risale-i Nur’un ölçülerine göre idare ediyoruz. Mazideki hal de buna şahittir.
* Bunlar yanlış bir yola saptıkları için, bizleri nazardan düşürtmek için, yalandan ve iftiradan başka ellerinde başka birşey yoktur.
* Risale-i Nur’un mesleğine zıt birşey bulamayınca iftira ve isnatlara gidiyorlar. Bu onların daha fazla batmasına sebep olacaktır. Allah herşeyi bilen ve görendir. Bu dava iman Kur’an davasıdır. Kim ihlasını kırar, niyetini bozarsa Allah’ın sillesine maruz kalır, neye uğradığına şaşırır. Geçmişte misalleri çoktur. Bunun için biraz sabretmek kâfidir.