Yargılandığı mahkemelerdeki müdafaalarında her zaman geçerli ve taze ölümsüz hukuk dersleri veren Bediüzzaman, Gençlik Rehberi mahkemesinde yaptığı savunmada çok önemli bir hususu daha vurguluyor.
“Muhalefet, meşru ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur” diyerek, Türkiye’nin çok partili sisteme geçişinin ilk yıllarında demokratik muhalefet ihtiyacına işaret ediyor.
O dönemde muhalefette olan eski CHP ne yazık ki yıkıcı ve tahripkâr bir siyaset anlayışıyla hareket ediyor; laikçi-Kemalist reflekslerin yanı sıra 27 yıllık tek parti-tek adam-şeflik rejiminin sandıkta son bulmasından duyduğu kronik rahatsızlık ve hazımsızlığı her fırsatta açığa vuruyor ve tahrikçilik yapıyordu.
Darbe tahrikçiliği dahil. Ki, milletin oylarıyla gelen bir hükümeti devirip üyelerini milletvekilleriyle birlikte zindanlarda süründüren ve Başbakanla iki Bakanını idam eden 27 Mayıs bu tahrikler eşliğinde yapılmıştı.
CHP sonraki dönemlerde de devam eden bu yıkıcı muhalefet anlayışını bilhassa Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı ile birlikte terk etti.
İktidarın gerek eski CHP üzerinden yaptığı hücumlara; gerek zaman zaman kimi partililerin yanlışlarının ve parti içinden eski reflekslerle yapılan bireysel provokatif çıkışların yine iktidar tarafından tepe tepe kullanılmasına; gerek partinin içini karıştırma fitnelerine; gerekse saldırıların iftira boyutlarına taşınmasına rağmen yeni CHP’nin muhalefet üslûbu etkili oluyor ve mâkes buluyor.
Diğer muhalefet unsurlarının Millet İttifakı çatısı altında bir araya gelmesinde CHP’nin gösterdiği gayret ve katkılar da ayrı bahis.
Bediüzzaman’ın 1946 sürecinde dönemin CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektuptaki tavsiyelerinin neredeyse üç çeyrek asır sonra parti yönetiminde mâkes bulmaya başladığını gösteren bu tablo olumlu bir seyirde gelişerek devam ederken, siyasetin evvelce DP-AP çizgisiyle temsil edilen “Demokratlar” kanadının da dibe vurmuşluktan çıkıp artık ayağa kalkması gerekiyor.
Bütün darbe ve müdahalelerin asıl hedefi ve mağduru olan ve yine darbeci odakların manipülasyonları ile zaafa uğratılan bu misyonun tekrar toparlanması, demokrasimizin kendine gelmesi için de son derece önemli.
Demokratlar, bu tarihî görev sizde.