Hiç şüphe yok ki Üstadın 1950 öncesinde ifade ettiği “Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturmak zamanı geldi ve gelecek gibidir zannederim” sözündeki mana, ideal anlamda 1970’in 21 Şubat’ında Yeni Asya’nın yayın hayatına atılmasıyla tahakkuk etti.
Evvelâ Zülfikar, Uhuvvet ve İttihad, bu hizmetin öncüleri olarak tarihteki yerlerini aldılar.
Yeni Asya hem gazete olarak, hem de neşriyatın diğer alanlarında büyük hizmetler verdi. Önce Nur Talebeleri başta olmak üzere dindarlara yapılan baskılara karşı güçlü bir set oluşturdu. 163 davalarında merhum Bekir Berk ile maznunların cesur ve kahramanca müdafaalarını neşrederken, aleyhteki kasıtlı yayınları da müsbet neşriyatıyla püskürtmeyi başardı. Bu meyanda, kamuoyunu doğru bilgilendirmeye yönelik yayınlar da Yeni Asya’nın bir başka çok önemli hizmeti oldu.
Söz gelişi, Said Nursî’den söz etmenin bile başlı başına bir cesaret meselesi olduğu dönemlerde, Bediüzzaman’ı “bilinmeyen taraflarıyla” anlatan bir biyografiyi evvelâ sayfalarında dizi olarak yayınladı, ardından kitaplaştırdı.
Sonra “aydınlar konuşuyor” hamlesiyle, Said Nursî için entellektüelleri konuşturdu. Böylece hem bu konuda o zamana kadar çeşitli sebeplerle sessiz kalan önemli isimlerin objektif ve müsbet görüşlerinin ifade edilmesine vesile oldu, hem diğer aydın zihinlerin Bediüzzaman gerçeğine eğilmelerini sağladı.
Yeni Asya’nın Bediüzzaman ve Risale-i Nur merkezli olarak gerçekleştirdiği hizmetler ardı arkası gelmeden ve hitap alanı her geçen gün daha da genişleyerek devam etti. Gazete neşriyatı aralıksız sürerken, kitaptan dergiye, kartpostaldan postere, video ve ses kasetinden internet ve sosyal medyaya, konferans ve panel gibi sosyal faaliyetlere kadar her vesileyle Said Nursî ve Risale-i Nur anlatıldı.
Yeni Asya 51 yıllık yayın hayatı boyunca bu hizmetlere damgasını vurdu. Böylece, yalan ve iftiraya dayalı kara propagandalarla karalanıp mahkûm edilmek istenen Bediüzzaman ve Risale-i Nur vâkıasını gerçekleriyle anlatarak zihinleri aydınlatırken, birçok kişiyi Risale-i Nur’la tanıştırarak huzura kavuşturdu.
Bu sebeple Risale-i Nur denildiğinde nazarların çevrildiği ilk adres hep Yeni Asya oldu.
Ama bu hizmetlerle iktifa edemeyiz.
Daha yapacak çok, ama çok işimiz var.