İçinde bulunduğumuz zamanın fitnelerinden korunabilmek için okumaya, öğrenmeye çokça ihtiyacımız var.
Özellikle zamanın hadiselerini yorumlamak, anlayabilmek, imanî, ahlâkî, içtimaî meseleleri geniş idraklere sunmakla mümkün.
Hayat yolculuğunun en güzel ve kritik dönemi olan gençlik yıllarını, imanî eserler okuyarak muhafaza edebiliyoruz. Bu noktada tecrübeli büyüklere de büyük iş düşüyor. Gençleri bu dairede tutmak ve geleceğe hazırlamak ayrıca mesai istiyor.
Bizlere rehber olan Kur’ân-ı Kerîm esasları ve Kur’ân ahlâkını yaşayan Peygamber Efendimizin (asm) sünnetleri, yolumuza ışık tutuyor. Ve Kur’ân’ın hakikatleri ışığında yazılan Risale-i Nur’dan Gençlik Rehberi, ebedî bir gençlik kazanmamıza vesile oluyor.
Bu sayede aklı selim gençlerle yaptığımız mütalâalı söyleşilerde, geleceğe ümit dolu pencereler açabiliyoruz.
Geçtiğimiz hafta meşveret dahilinde, İstanbul talebeleri ile müzakereli Risale-i Nur dersi başlattık. Her Salı saat 21.00’da genç beyinlerle belirlenen konularda konuşmalar yapılıyor. Bir konuşmacı, iki talebenin müzakereli bir şekilde sürdürdüğü dersin akabinde, talebelerin sorularına cevaplar veriliyor ve Risale-i Nur’dan bir mektupla nihayete eriyor.
Ders arasında Yeni Asya Gazetesi’nden bir makale belirlenerek zihinler açılıyor. Gençlere sağlanan bu uhuvvetli ortam, muhabbete vesile oluyor.
Üniversitenin farklı alanlarında ihtisas yapan talebelerin ilimleri, iman hakikatleriyle harmanlandığında, hakikaten Bediüzzaman’ın ideali olan Medresetüzzehra’nın manen tezahürünü gösteriyor.
Bu noktada büyük ilgiye ihtiyaç duyan gençlerimize ön ayak olmalıyız. Onların enerjisini, kuvvetini, zihinlerini, iman üzerine kullanmaları için okumaları arttırmak gerekiyor. Bunun meyvesini ahireti beklemeden dünyada da görebiliyoruz elhamdülillah.
Böyle güzel neticeler veren derslerin örneklerini Türkiye’nin farklı bölgelerinde de görebiliyoruz. Gençlere ışık tutan, önünü açan herkesi tebrik ediyor, sayılarının artmasını temenni ediyoruz.
Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Said Nursî, hayatını ve mesaisini yalnızca iman üzerine teksif ederek dünyada bulunuş maksadımızı özetliyor. Burada bizlere düşen, hayatın hangi döneminde hangi mevkide olursak olalım maksadımızı unutmayalım. Bize ahireti unutturan, dünyaya daldıran her türlü halden kaçınalım. Peygamberimizin (asm), genç sahabilerinden Abdullah bin Ömer’e yaptığı ‘dünyada bir yolcuymuş gibi yaşa’ tavsiyesini hatırlayarak, yolumuza bakalım. Gençliğimiz ihtiyarlığa değişmeden uyanalım…
Gençlik yıllarında edinilen birikimler, ileride meyvesini yiyebileceğimiz güzel nimetler sunuyor. Kıymetini bilelim inşaallah.