"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İSLÂM ŞAİRİ: Mehmet Akif

28 Aralık 2010, Salı
‘’Korkma! sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak...’’ mısralarıyla başlayan ve milletimizin bağımsızlık mücadelesinin sembolü olan Mehmet Âkif Ersoy minnetle anılıyor. Dün, uzun yıllar yoksullukla, savaşlarla bitkin düşen Müslüman Türk milletinin var olma mücadelesini anlatan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun simgesi olan İstiklâl Marşı’nın söz yazarı Mehmet Akif Ersoy’un 74. ölüm yıl dönümüydü. ‘’Milli Şair’i, rahatsız bulunduğu Alemdağı’nda son günlerde içlerinde Tarık Us’un da bulunduğu bir grup üstadın ziyaretine gitmişler, Mehmed Âkif bitkin bir halde yatağında yatıyordu. Konuşma esnasında söz İstiklâl Marşı’na intikal ettirilmiş, gelen ziyaretçilerden biri: “Acaba İstiklâl Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?" demiş, bu söz üzerine yatağında bitkin bir halde yatmakta olan Âkif; birdenbire başını kaldırmış ve ona: "Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!’’ diyerek cevap vermişti.
Taceddin Dergâhı, İstiklâl Marşı’nın Mehmet Âkif tarafından yazıldığı yer olarak bilinir. Âkif, milliî mücadeleye katılmak için Ankara’ya geldiğinde ev bulmanın çok zor olduğundan dergah, ikamet etmesi için Mehmed Akif’e tahsis edilmişti. Burası Akif in dostlarını ağırladığı, ülke sorunlarının, sanatın ve Millî Mücadele ile ilgili konuların konuşulduğu, tartışıldığı ve bağımsızlık mücadelesinin odak noktalarından biridir. Bu açıdan da Taceddin Dergâh’ı önemli ve hatırlanması, korunması gereken bir mekândır. Ancak dergâh çok uzun yıllardır kendi kaderine terkedilmiş, bakımsız bir yer olarak kaldı. İlk olarak 1968 yılında, Eski Ankara Valisi ve senatör Ömer Naci Bozkurt tarafından fark edilerek tamir ve tadilatı yapıldı. Daha sonra, bazı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Mehmed Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı’ nın çabalarıyla Akif i anma günlerinin yapıldığı bir merkeze dönüştü.
Dergah ‘’Mehmed Akif Ersoy Evi’’ olarak hizmet veriyor. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı Genel Sekreteri Mustafa Karakaya, 20-27 Aralık haftasını ‘’Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası’’ olarak kutladıklarını belirterek, Ersoy’un TBMM açılmadan birkaç gün önce Ankara’ya geldiğini anlattı. Ankara’da o yıllarda dışarıdan gelen kişilerin kalabilecekleri çok fazla mekân bulunmadığını anlatan Karakaya, şunları kaydetti:
‘’Oteller ve misafirhaneler olmadığı için Tacettin Dergâhı’nın şeyhi kendisini bu binaya davet etti. Bu bina içerisinde başka milletvekilleriyle birlikte ikamet ettiler. Bu sırada Konya, Balıkesir ve Kastamonu gibi çeşitli Anadolu şehirlerinde görevler yaptı. Mehmet Akif’e bir milli marş yazması teklif edildi. Kendisi para ödülü olduğu için bunu kabul etmedi. Ama Hasan Basri Çantay’ın ısrarları, Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıver’in destekleriyle İstiklâl Marşı’nı bugün Mehmet Akif Ersoy Evi olarak hizmet veren bu dergâhta yazdı. Hatta o dönem ki oda arkadaşı Konya Milletvekili faik Bey, ‘gecenin bir yarısında kalktım baktım ki Mehmet Âkif duvara bir şeyler çiziktiriyor’ diyor. Tabiî o zaman kâğıt yok, belki lambayı bile bulamadı. Hemen aklına gelen mısraları yazmış. Mehmet Akif’in millî marşımızı bu binada 3 günde yazdığı söyleniyor. Bu bina o yönden Türk İstiklâl Savaşı’nın, milli mücadele döneminin önemli binalarından birisi. Akif bu binada Bülbül şiirini de yazmıştır.’’
 
Ersoy mezarı başında anıldı 
 
İSTİKLÂL Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 74. yıldönümünde mezarı başında anıldı. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi tarafından düzenlenen anma programında, öğrenciler, Kur'ân-ı Kerim ve şiir okudu. İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’un Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında düzenlenen anma programına, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökay Yıldız, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, üniversite öğretim üyeleri ile çeşitli okullardan öğrenciler katıldı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’ın kısa bir konuşma yaptığı anma programında bir öğrenci Akif’in şiirini okurken, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden âmâ bir öğrenci de Kur'ân-ı Kerim okudu.
 
TBMM Başkanı Şahin: Milletin gönlündeki vatan sevdasını tutuşturdu
    
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Mehmet Akif Ersoy’un, eşsiz mısralarıyla milletin gönlündeki vatan ve özgürlük sevdasını tutuşturduğunu, istiklâl mücadelesinde milletin duygu ve düşüncelerine tercüman olduğunu kaydetti. Şahin, Mehmet Akif Ersoy’un ölümünün 74. yılı sebebiyle bir mesaj yayınladı. TBMM Başkanı Şahin, mesajında, İstiklâl Marşı’nın büyük şairi Akif Ersoy’u ebediyete intikalinin 74. yılında saygı ve rahmetle andığını ifade etti. Mehmet Akif Ersoy’un, İstiklâl Savaşı’nın zor şartlarında açılan Meclis’te milletvekili olarak görev yapan, yazı, şiir ve düşünceleriyle millete büyük hizmetlerde bulunan önemli düşünce ve aksiyon insanı olduğunu belirten Şahin, Akif’in, milli değerlere vurgusu, milli birlik ve beraberliğe büyük inancı, vatana ve bayrağa olan bağlılığıyla tarihte milli şair olarak yer  edindiğini vurguladı.
 
Kültür Bakanı Günay: Mücadele adamıydı
 
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, şair, düşünür, veteriner, öğretmen, vaiz, Kur’ân mütercimi, milletvekili gibi pek çok kimliğe sahip Mehmet Akif’in halkının zihninde hep büyük vatansever, fikir, ahlâk ve mücadele adamı olarak kalacağını belirtti. Bakan Günay, Mehmet Akif Ersoy’un 74. ölüm yıl dönümü sebebiyle  yayımladığı mesajda, Ersoy’un Rumeli’den Arnavutluk’a, Arabistan’dan Mısır’a kadar büyük bir coğrafyada, ekonomik zorluklarla geçirdiği hayatını, vatanına  adadığı binlerce mısrayla süslediğini belirtti.
 
 
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞÜ VE VEFATI
Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
 
Çileli bir hayat yaşadı
 
MEHMET Akif, 20 Aralık 1873’te İstanbul’da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel Mahallesi’nde dünyaya geldi. Annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım, babası ise Kosova’nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi’dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten ‘’Ragif’’ adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona ‘’Akif’’ ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi. İlk öğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başlayan Mehmet Akif, orta öğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı. 1898 yılında Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi, bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, İbrahim Naim, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi. Mehmet Akif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü. İstanbul’da bulunduğu sırada bakanlıktaki görevinin yanı sıra önce Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi’nde kompozisyon, sonra  Çiftçilik Makinist Mektebi’nde Türkçe dersleri vermek üzere öğretmen olarak atandı. 2. Meşrutiyet ilan edildiğinde arkadaşlarıyla birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu. II. Meşrutiyet’in Akif’in hayatına en büyük tesiri, Meşrutiyetle birlikte  yayın dünyasına adım atması olmuştu. 27 Ağustos 1908’de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. İlk sayıda Fatih Camii şiiri yayımlandı.
        
MİLLİ MÜCADELEDE AKİF

Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin’le beraber çalıştı. 2 Şubat 1913 günü Bayezid Camisi kürsüsünde, 7 Şubat 1913 günü Fatih Camisi kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı. Balkan Savaşı’ndan sonra, ilk olarak Umur-i Baytariye görevinden (1913), sonra yayınlarının hükümetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine Darülfünun müderrisliği görevinden (1914) ayrıldı. Harbiye Nezareti’ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa’dan gelen teklif üzerine İslâm birliği kurma gayesi güden Almanya’ya Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. İngilizlerle birlikte Osmanlı’ya karşı savaşırken Almanlar’a esir düşmüş Müslümanların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan Osmanlı’ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı. 1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Arabistan’a gönderildi. Mehmet Akif, 14 ay süren Çanakkale Savaşı’nın zaferle sonuçlandığı haberini Arabistan’dayken aldı. Bu haber karşısında büyük coşku duydu ve ‘’Çanakkale Destanı’’nı kaleme aldı. Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış, Türk halkı Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak direnişe geçmişti. Bu harekete katılmak isteyen Akif, Balıkesir’e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii’nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul’a döndü.
1920-23 yılları arasında vekil olarak 1. TBMM’de yer aldı. Meclis kayıtlarında adı ‘’Burdur milletvekili ve İslâm şairi” olarak geçmektedir’’ 1921’de Ankara’da Taceddin Dergâhı’na yerleşen Mehmet Akif, Burdur milletvekili olarak meclisteki görevine devam etmekteydi. O dönemde Yunanlıların Ankara’ya ilerleyişi karşısında meclisi Kayseri’ye taşımak için hazırlık vardı. Bunun bir dağılmaya yol açacağını düşünen Mehmet Akif, Ankara’da kalınmasını, Sakarya’da yeni bir savunma hattı kurulmasını önerdi, teklifi tartışılıp kabul edildi.
        
İSTİKLÂL MARŞI’NI YAZIYOR
Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in ricası üzerine milli marş yarışmasına katılmaya karar verdi. Konulan 500 liralık ödül sebebiyle başlangıçta katılmayı reddetti. Daha sonra ikna edilen Mehmet Akif’in orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye’de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45’te milli marş olarak kabul edildi. Akif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş  öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı. İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Akif, 1923 yılında Ankara’dan İstanbul’a döndü. Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine kışı geçirmek için Mısır’a gitti. 1926 kışından sonra Mısır’dan dönmedi. Kahire yakınlarındaki Hilvan’a yerleşti.
 
 
ESERLERİ: Mehmet Akif, şiir yazmaya Baytar Mektebi’nde öğrenci olduğu yıllarda başladı. Yayımlanan ilk şiiri Kur’ân’a Hitap başlığını taşır. Hikâyelerinde halkın dert ve sıkıntılarını anlattı. Balkan Savaşı yıllarından itibaren destansı şiirler yazmaya başladı. İlk büyük destanı, ‘’Çanakkale Şehitleri’ne’’ başlıklı şiiridir. İkinci büyük destanı ise Bursa’nın işgali üzerine yazdığı ‘’Bülbül’’ adlı şiiridir. Üçüncü olarak da İstiklâl Marşı’nı yazarak İstiklâl Savaşı’nı anlatmıştır. Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 7 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı’nı Safahat’a koymamıştır. Sebebini ise şöyle açıklar: ‘’Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm’’
Okunma Sayısı: 3501
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı