"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarihî camilerin hikâyeleri anlatılıyor

19 Temmuz 2012, Perşembe
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin, estetik ve zarafetleriyle İstanbul siluetine mührünü vuran 100 önemli camiyi anlatan ‘’İstanbul’un 100 Camisi’’ adlı kitabı piyasaya çıktı. Kültür AŞ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, İstanbul camileri konusunda yaptığı özel araştırmalarla dikkati çeken sanat tarihçisi Berica Nevin Berberoğlu tarafından hazırlanan kitapta, 717 yılında ilk ezan sesinin yükseldiği Arap Camii’nden Mimar Sinan’ın eşsiz mimarlık örneği olan Süleymaniye ve Osmanlı’nın son şaheseri Sultanahmet Camii’ne kadar 100 önemli cami tanıtılıyor.

Osmanlı döneminde inşa edilen camilerin ilginç hikâyelerinin de yer aldığı kitapta, İstanbul’un her semtinin merkezine inşa edilen, dış estetiği kadar içindeki işlemeleri, halıları ve dayanıklılıkları ile şehrin sembolü haline gelen camilerin estetik ve teknik özellikleri anlatılıyor. Kitapta, yapılan camilerin sadece bir ibadethane olmadığı, aynı zamanda eğitim, kültür ve sağlık konularında da halkın temel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde inşa edildiği vurgulanarak, külliye sisteminin önemine vurgu yapılıyor. Şehir kültürünün oluşmasında ve sosyal hayatın şekillenmesinde birincil rol üstlenen bu sistem kitapta, ayrı bir başlık halinde değerlendiriliyor. Kitapta yer alan bilgilere göre, gelişmiş bir Osmanlı camiinde, namaz kılınan kapalı cami hacmine ‘’sahn, şahın ya da haremsaray’’, yanlarda ve giriş duvarında bulunan kimi zaman biraz yüksek tutulan sekilere ‘’sofa’’, kıble yönünü gösteren mihrap önündeki yüksekliğe ‘’seki’’ deniliyor. Kimi camilerdeyse padişahın namaz kılabilmesi için ayrılmış, ‘’hünkâr mahfili’’ denilen özel bir bölüm bulunuyor. Genellikle ayrı bir girişi olan ve cami zemininden yüksek yapılan bu bölüm, cami içinden görülemeyecek biçimde kafesle ayrılmış şekilde yer alıyor.
        
KENDİ ADIMIZA CAMİ YAPTIRDIK, ONUDA ŞEYHE KAPTIRDIK

İLGİNÇ hikâyeleriyle kitapta yer alan camiler arasında, Lâleli Camii de bulunuyor. Kitaba göre, yaptırdığı hiçbir camiye adını vermeyen Sultan 3. Mustafa, Lâleli Camii’ne adını vermeyi düşünüyor. Kitapta hikâye şöyle devam ediyor: ‘’Sultan, caminin şekillendiği günlerde o civarda yaşayan Lâleli Baba’yı da ziyaret eder. Ziyaret esnasında aralarında tatsız bir konuşma geçer. Sultan, bu olaydan birkaç gün sonra rahatsızlanır. Hekimler derdine çare bulamayınca 3. Mustafa’nın aklı başına gelir. ‘Boşuna uğraşıyoruz, bu derdin ilâcı Lâleli Baba’da’ der ve yaşlı dervişin huzuruna koşup, affını ister. İyileşince de ince bir espriyle, ‘Kendi adımıza bir cami yaptırdık, onu da şeyhe kaptırdık’ der ve camiye onun ismini verir.’’ 

Okunma Sayısı: 1454
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı