"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatın içinden

Ali Rıza AYDIN
25 Eylül 2025, Perşembe
Alman Dünya Nüfusu Vakfı’nın açıklamasına göre 7 milyar 837 milyon insan, dünya denen şu handa yaşıyor. Bu insanların kimi aç, kimi susuz; kimi mesrur, kimi mutsuz.

Bir tarafta ekmeğin lokmasına muhtaç olan insanlar, canlar; bir yanda da, bunlardan bıkıp, usananlar!

Bir yanda hayata hayat katıp ihtişamla yaşayanlar; bir yandaysa hayatta kalmak için çırpınanlar…

Maksadını aşan üst perdeden lâflarla, “Sizi biz doyuruyoruz” deniyor; öte tarafta, eldekiler çarçur olup gidiyor.

Hayatın içinden sahneler:

Bir çocuk, cadde boyunca çöpleri kurcalayıp bir şeyler topluyor; bundan da haz duyarak koşuyor, hopluyordu. “Ekmek” kazanmak için çabalıyordu, sanki oyun tadında.

Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi; ardından da hemen hüzne büründü.

Bu sabi çocuktu, ufacıktı; ama açtı, açıktı!

Onlar için okul yok, sömestir yok; tatil ise, tatil etmiş onların dünyasından her şeyi.

Ruhumdaki bu duyguyla ilerlerken yolumda, başka dünya çıkıverdi karşıma:

Fiyatını bilmiyorum, ama pahalı olabileceğini düşündüğüm akülü arabasına kurulmuş, sağa sola direksiyon sallayan bir çocuk. Yanındaki annesine sızlanıyor, durmadan. Kim bilir, ne istiyordu ondan? Görünüşe bakılırsa, hiç de mutlu değildi. Annesi yaklaşarak, kulağına eğildi…

Düşüncemin dehlizine dalarak, devam ettim yoluma.

Kıyas için iki ülke gerekmez. Üç yüz metre arayla iki canlı numune.

Bir tarafta kararan “kar gibi” elleriyle kara dondan çöp toplayan bir küçük; diğer yanda nazından geçilmeyen bir çocuk!

Dünyanın neresinde olursa olsun çocuk, çocuktur. Birindeki duygu dokusu, ötekinde de var. Hepsi okşanmaya, hepsi koklanmaya; duymaya, doymaya muhtaç. Ha Afrika, ha Türkiye fark etmez. Fark: Birinde, elde edeceğinden haz; diğerinde ise, elindekine naz.

Tablo, dünyanın arka yüzü...

Hz. Mevlâna’nın ders-i ibret şu sözüne bakınız:

“Şems’i tanımadan önce ben, acıkınca bir kap çorba içer, doyardım. Üşüyünce de ocağıma iki odun atıp ısınırdım. Fakat şimdi, dünyanın bütün çorbasını içsem doymam… Çünkü, biliyorum ki dünyada açlar var. Dünyanın bütün odunları yansa ocağımda, artık beni ısıtmıyor. Zira biliyorum ki yeryüzünde üşüyenler var.”

Heyhât!

Dünya yanmış, dünya donmuş; dünya açlıktan ölmüş kimin nesine!

Bazı yerler gül gülistan, Cennet iken; kimisinde harp darp, kıtlık, sefalet.

Yaşananlar ve bunun karşısındaki çaresizlik akla gelince hüzne dönmeli, tebessüm; düğümlenmeli, boğazlarda lokmalar.

Risale-i Nur’da, “Yüz aç adamın huzurunda kemal-i lezzetle fazla yenilmez” deniyor.

Biz, bu yüz aç adam sayısını milyonla çarpalım ve bu kadar canın bîilâç, her şeye muhtaç olduğunu düşünelim.

“Nasıl eder de açlara aş, üşüyenlere ısı, mahzun gönüllere ümit olabiliriz”in derdine düşelim!

Mü’min, mü’minin kardeşi olduğu için…

Okunma Sayısı: 391
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı