Her insan “Dünya madem fanidir, hem madem ömür kısadır, hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.” hakikatlerini hayatı boyunca yaşamaya çalışmalı. Çünkü Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor: “İnsanların hesaba çekilecekleri gün iyice yaklaştı; hâlbuki onlar gaflet içinde haktan yüz çeviriyorlar.” (Enbiya, 21/1)
Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) ise: “Dünyada, bir garip yahut bir yolcu gibi ol!” (Buhârî, Rikâk, 3) diyerek dünya hayatımızda biz insanları birer yolcu olarak isimlendirmiştir.
Demek bu yolculuğumuzda hem yolcu olduğumuzu unutmayacağız hem de dünyanın fani olduğunu ve bu dünyada lüzumlu vazifelerimizin olduğunu unutmayacağız.
Hayat ezanla başlayan ve sela ile biten bir yolculuktur. Daha doğrusu ölmek için doğuyor ve hayatımız boyunca aldığımız her nefeste hayatımızı tüketiyoruz.
İlk emri “Oku!” olan Kur’an’a göre önce kendimizi sonra kâinatı okumakla hayatımızı geçirmek gerekiyor çünkü bu hayatın tekrarı yok.
Üstad Hazretleri Vanlı ilk talebelerinden Molla Hamid’e diyor ki: “Eğer bilsen gayret ne kadar hayırlı bir iştir, ömrünü bir dakika boşa geçirmezdin.” Demek hep gayretli olmak gerekiyor.
Kıyamet Suresi 13. Ayette Rabbimiz: “O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.” buyuruyor. O halde dünyada yaptığımız iyi veya kötü ameller karşımıza çıkıp bizi karşılayacaklar.
Yeni bir yılın içindeyiz. Onun için bugünlerde artık geçen günlerimizdeki hatalarımızı bir daha yapmamak üzere kendimize söz vermek için çalışmalıyız.
Çünkü bu fırsat bir daha önümüze çıkmaz. Ömür boyunca ileride “ah” yerine “oh” demek için manevi yatırım yapmamız gerekir. Bunun için, “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var: o günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse; kurt değil, belki küçük bir manevi yılan olarak ısırıyor.” (Lem’a’lar, 2. Lem’a)
Hakikatine göre davranmak gerekir.
İnşallah hayatımızı, “Cennette ‘Alâ sururin mütekàbilîn’ [Hicr, 47 ve Sâffât, 44] ile tabir edilen, karşı karşıya kurulmuş Cennet iskemlelerinde oturup hoş, şirin, güzel, tatlı bir surette dünya maceralarını ve kadim olan hatıratlarını birbirine nakledip eğlendirmeleri suretinde, firaksız, safî bir muhabbet ve sohbet suretinde, ahbaplarıyla görüştüreceği” (Sözler, s.728) müjdesini alanlardan olmak için geçirenlerden oluruz.