Uzmanların tahminlerine göre, İstanbul’u büyük bir deprem bekliyor. Depremin şiddeti hakkında da 7.3 civarında olacağına dair bilgiler veriliyor.
Richter ölçeğine göre 7’nin üzerinde meydana gelecek bir zelzele, İstanbul’da çok büyük tahribata yol açacağını söylemek, bir kehânet olmasa gerektir. Yani, hem can kaybının, hem mal kaybının büyük olacağı çok acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Bu aktüel bilgileri hatırlattıktan sonra, şimdi de günün tarihi itibariyle bundan 126 sene evvel bugün yaşanmış olan Büyük İstanbul Zelzelesi’nden söz edelim.
***
İstanbul’u defalarca harabeye döndürmüş olan en şiddetli sarsıntılardan biri 10 Temmuz 1894’te yaşandı. Gün ortasında meydana gelen Büyük İstanbul Zelzelesinin 8 şiddetinde olduğu rivayet ediliyor.
1800’lü yıllardan önceki şiddetli depremler arasında, Osmanlı devrine ait olmak üzere bilhassa 1509 ile 1766’da yaşananları da hatırlatmakta fayda var.
Şüphesiz bu tarihlerden önce ve sonrasında olduğu gibi, Bizans döneminde de, İstanbul, pek şiddetli depremlere mâruz kalmıştır. Fakat, en yıkıcı olanlar arasında 1894 depremini zikretmek icap ediyor.
***
Muhtelif kaynakların verdiği bilgiye göre, Sultan II. Abdülhamid’in devr-i iktidarının ikinci yarısında yaşanan 10 Temmuz depreminin şiddeti 8’in de üzerinde olduğu kuvvetle muhtemeldir. Bilânçonun büyüklüğü de bunu gösteriyor.
Depremin hemen akabinde harekete geçen Padişah, depremin gerek fizikî durumu ve gerekse meydana gelen tahribatla hasıl olan ihtiyaçların tesbiti için, uzmanlardan müteşekkil muhtelif heyetleri vazifelendirme cihetine gitmiştir.
Meselâ, kendi memurlarına ilâveten, ayrıca Atina Rasathanesi’nden de uzmanlar getirtmiş ve teşkil etmiş olduğu uzman heyetlere gayet sür’atle detaylı raporlar hazırlatmıştır.
Öyle ki, bu raporlarda, deprem öncesi ortaya çıkan alâmetlere (Alâim-i Mukaddemat-ı Zelzele) varıncaya kadar, akla hayale gelebilecek hemen bütün hususlar etraflı şekilde yer almaktadır.
Bu alâmetler cümlesinden olarak, meselâ tavukların, kedi ve köpeklerin garip hareketleri, kırlangıçların deprem öncesi yuvalarını terk edip bir süre sonra geri dönmeleri, deniz suyunun yer yer ısınmış olması gibi hususlar, söz konusu raporlarda tek tek zikrediliyor.
***
Sultan Abdülhamid devri kaynakları, 10 Temmuz 1894 (Rumî 1310) zelzelesinin, vasatî (günümüzde kullanılan) saat itibariyle, tam da gün ortasında saat 12.20 civarında meydana geldiği belirtiliyor.
Hatta, bazı kaynaklarda, üç kez peşpeşe hissedilen bu zelzelenin, tam da öğle vakti ezanının okunduğu esnada yaşandığı bilgisi yer alıyor.
Esasında, vakit çizelgesine bakıldığında da, bu haberin doğruluğu tam kanaat hasıl ediyor. Zira, öğle vakti ezanı 10 Temmuz günü itibariyle İstanbul’da saat 12.17-12.20 aralığında okunuyor. Bu demektir ki, müezzinler minarelere çıkıp tam ezan okudukları esnada bu korkunç zelzele meydana gelmiş.
***
Sultan Abdülhamid, Çatalca’dan Adapazarı’na kadar yıkıcı etkisi görülen, fakat en büyük tahribatı İstanbul’da görülen 10 Temmuz depreminin yaralarını sarmak için, devletin bütün imkânlarını seferber etmek için hummalı bir faaliyet başlatmıştır.
Sağlıktan gıdaya, imardan inşaya varıncaya kadar, hemen her sahada eşzamanlı olarak başlatılan hizmetler, maksat hasıl oluncaya kadar hiç hız kesmeden devam etmiştir.
Padişah, şahsî kesesi dahil olmak üzere, elinden gelen her türlü imkânı devreye sokmuş ve yaşanan bu büyük musîbetin yaralarını sarmaya çalışmıştır.
Bu hizmetlerin büyük bir gayretle yapıldığını, Sultan Abdülhamid’e şiddetle muhalif olanların da teslim ettiğini bazı kayıtlardan öğrenebiliyoruz.
Son olarak, siyasî yönü eleştiriye açık olan Sultan Abdülhamid’in insanî tarafının çok kuvvetli olduğunu bilvesile belirtmekte fayda var.