"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cevat Paşa’nın hakkına girdiler

M. Latif SALİHOĞLU
13 Mart 2025, Perşembe
Günün Tarihi: 13 Mart 1938

Çanakkale Deniz Zaferi’nin en gözde komutanlarından biridir Cevat Paşa. 13 Mart 1938’de vefat eden bu kahraman kumandanın tam ismi şudur: Muhammed Cevat Çobanlı Paşa.

O eşsiz ve amansız “Boğaz Harbi” başladığında “Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanlığı” makamında olan Cevat Paşa, en ağır şartlara rağmen Osmanlı ordusunu zafere doğru götürmeyi başardığı hâlde, sonraki yıllarda kendisine hak ettiği değer verilmedi. Ona karşı nankörlük edildi. Mümkün olduğunca da sönük gösterilmeye, hatta unutturulmaya çalışıldı.

Bu vefâsızlığın, dahası, bu hak gasbının en önemli sebebi, Kemal Paşa’nın parlatılma çabasıdır. Dolayısıyla, Cevat Paşa’nın hakkını yiyenlerin başında jakoben Kemalistler geliyor. Ellerinden gelse, Çanakkale Zaferinin tamamını Kemal Paşa’ya mal edeceklerdi. 

Oysa ki, Çanakkale Deniz Zaferinin kazanıldığı 18 Mart 1915 tarihine kadar Kemal Paşa o mevkîde dahi bulunmamaktadır. Zira, kendisi Çanakkale Muharebelerinin ikinci faslı olan Gelibolu’daki kara savaşlarında o bölgede görev yapmıştır.

Yakın tarihimizdeki şu çarpıtmaya bakın görün ki: Mustafa Kemal Çanakkale Harbi esnasında henüz “Yarbay” rütbesinde iken, tutup onu “Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanı” olan Cevat Paşa’nın bile üstünde tutmaya ve öyle göstermeye çalışıyorlar. 

Yaklaşık yüz yıldır bu alışkanlıklarını hiç değiştirmediler. Onlar için “Çanakkale Deniz Zaferi” dendi mi, akıllarına hemen Kemal Paşa geliyor. Oysa, Mustafa Kemal, o tarihte yüzlerce subaydan biridir. Kaldı ki, kendisi karacı, yani “deniz subayı” olmamasına rağmen, söz konusu çarpıtmayı bile bile ve göz göre göre yapmaya devam ediyorlar.

İnşallah gün gelir, yakın tarihimizin bütün hakikatleri ihtisas tarihçilerimiz tarafından olduğu gibi yeni nesillere anlatılmaya çalışılır.

«

Bilvesile, vefat yıldönümünde rahmetle andığımız merhum Cevat Paşa’yı biraz daha yakından tanımaya çalışalım.

Mareşal ve paşalarıyla meşhûr bir aileden gelen Çanakkale Harbi’nin muzaffer kumandanı Cevat Paşa, 1871 tarihinde İstanbul’da doğdu.

İlk tahsil devresinin ardından, o da babası gibi askerlik mesleğine atılarak Mekteb–i Harbiye’de okudu. 1894’te Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi’nden mezun oldu.

Askerlik mesleğinde ilerleyerek, tümen komutanlığına kadar yükseldi. 

1909’da “tenzil–i rütbe”ye uğratılmasına rağmen, yine de mesleğini terk etmedi. Yarbaylıktan başlayarak terfileri yeniden almaya başladı ve nihayet 1915’te tekrar tümgeneral rütbesine yükselmeyi başardı. İşte, tam da bu rütbede iken, Çanakale’de “Boğaz Müstahkem Mevki Kumandanlığı”na tayin edildi.

«

Muhammed Cevat Paşa, 18 Mart’ta zaferle neticelenen Boğaz Harbini başından sonuna kadar sevk ve idare etti. Bilhassa Nusrat Mayın Gemisiyle almış olduğu tedbirlerin, savaşın seyrini değiştirecek derecede tesirli olması sebebiyle, Cevat Paşaya “18 Mart Kahramanı” unvanı verildi.

Çanakkale Zaferinden sonra da, aynı azim ve iradeyle askerlik hizmetini cepheden cepheye sürdüren Cevat Paşa, İstanbul’un işgali esnasında İngilizler tarafından tutuklanarak Malta adasına sürgün edildi. (1919–1922)

Sürgün dönüşünde, Adana ve Diyarbekir’de Ordu Komutanı olarak görev yaptı. 1930’da Askerî Şurâ üyesi oldu. 1935’te yaş haddinden emekliye sevk edildi.

Esasında “asker ruhlu” bir kişilik olmasına rağmen, Cevat Paşa, bilhassa 1924’ten sonra aktif görevlerin dışında tutulmaya çalışıldı. Sonunda, istemediği hâlde emekliye sevk edildi. Bu da gösteriyor ki, o kahraman kumandana lâyık olduğu değer verilmediği gibi, maalesef dışlanmaya çalışıldı.

Cevat Paşa’nın 27 Eylül 1988’e kadar İstanbul Erenköy Mezarlığı’nda bulunan naaşı, bu tarihten sonra Devlet Mezarlığı’na nakledildi. Tabiî, bu da ikinci bir ayıp olarak tarihin kayıtlarına geçmiş oldu.

Okunma Sayısı: 1736
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • yahya

    13.3.2025 23:25:55

    Rabbim, hakikati anlatanların destekçisi olsun.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    13.3.2025 15:21:56

    Tarihî vakıatı ders verirken Risale-i Nur'da istimal edilen zihayat ve ziruh tabiratı zikretmek makalatınızın tesiratını ziyadeleştirir. Bir dost rica,temenni ve tavsiyesi.

  • S.topuz

    13.3.2025 01:50:33

    ..."Hem bazı ehl-i velayetin istihracatıyla anlaşılıyor ki, İslâm Devletinin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise; gayet muktedir ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrazam ve gayet cesur ve iktidarlı ve metin ve cevval ve şöhretperestliğe tenezzül etmeyen bir serasker bulur, onları teshir eder. Onların fevkalâde ve dâhiyane icraatlarını, riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnad ve o vasıta ile koca ordunun ve hükûmetin teceddüd ve inkılab ve harb-i umumî inkılabından gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyatı şahsına isnad ettirerek şahsında pek acib ve hârika bir iktidar bulunduğunu meddahlar tarafından işaa ettirir."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 594

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı