"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hâlâ ders almayan, daha nasıl uyanır?

M. Latif SALİHOĞLU
15 Şubat 2023, Çarşamba
Yaşadığımız zelzele felâketi, aynı zamanda “yüz yılın felâketi” olarak da umumî kabul gördü.

Esasen, görmesi de lazımdı. Zira, aynı yerde peşpeşe vukua gelen depremlerin şiddeti, büyüklüğü ve yol açmış olduğu maddî-mânevî hasar, tarihte emsâline hiç rastlamadığımız bir âfet mahiyetinde görünüyor.

Peki, bu büyük âfet ve şu dehşetli musibet, yeterince uyarıcı oldu mu? Herkes bundan gereken dersi çıkarabildi mi? Bilhassa en büyük sorumluluk sahibi olan başta başlar, bu felâketten kendi paylarına düşen hisseyi görüp kabul edebildiler mi? İftiharla anlatıp durdukları o “İmar Barışı”nın kaç bin insanımız için mezar yerine dönüştüğünü tesbit ile bundan herhangi bir nedamet duyabildiler mi?

Gözlem ve tesbitlerimize göre, ne yazı ki bu yönde müsbet bir gelişme görünmüyor. Aksine “günah keçisi” arar gibi, bütün suç ve günah baş ve merkez yerine şubelerin, yani daha alt birimlerdeki insanların üzerine yıkılmaya çalışılıyor.

*

Depremin sarsıntısıyla büyük hasar gören ve bir kısmı yerle yeksân olan binaların zayıflığından-çürüklüğünden şüphesiz ki müteahhitlerin sorumluluk payı büyüktür. Hele ki, binaları uygunsuz yerde yaptığı ve malzemeden çaldığı halde, tutup bunu “Cenetten bir köşe” diye lanse ederek pazarlayan müteahhitlerin mutlak sûrette yakalanıp adâletin huzûruna çıkarılması gerekiyor. Buna kimse çıkıp en ufak bir itirazda bulunamaz. Ne var ki, mesele bundan ibaret değil.

Şunu herkes biliyor ki, bir müteahhit ne kadar sahtekâr olursa olsun, insanlara tabut olacak binaları tek başına yapıp cilâlayarak insanlara satamaz. Onun da bağlı bulunduğu denetimci kurum ve kuruluşların varlığı, yine herkesin mâlûmu.

Demek ki, bütün suçu-günahı müteahhitlere yükleyerek işin içinden sıyrılamayız. Kendimizi temize çıkaramayız. Hele ki, daha büyük sorumluluk sahiplerinin hatasını-günahını örtbas edercesine alt seviyedeki sorumluların suçunu perde olarak kullanmaya yeltenmek, onlardan daha büyük bir günahı irtikâp etmek demektir.

*

Depremden sonraki ilk hafta boyunca yaptığımız bazı gözlem ve tesbitler, bize bu mevzuyu dile getirmeye sevk etti.

Görebildiğimiz üzücü tablo şudur: Başımıza gelen âfetten herkesin kendine yönelik bir ders çıkarmasını umuyorduk. Çarpık imar affını ranta çevirip bunu âlâ-yı vâlâ ile anlatanların, bu yaptıklarından dolayı hiç olmazsa utanmalarını, yüzlerinin kızarmasını beklerdik. Özetle, yaşanan büyük can-mal kaybına karşı en büyük sorumluluk sahibi olan kimselerin, yıllardır yattıkları gaflet uykusundan artık uyanmalarını, hatadan dönmelerini, yaptıklarından artık nedamet etmelerini beklerdik. Hiç olmazsa, “Rabbim ve milletim bizi affetsin” demelerini umardık. Ama yok. Ne yazık ki, bunların hiçbiri yok, yok, yok…

*

Evet, maalesef olması gerekenler yok; ama, hiç olmaması gereken söz ve davranışlar aynen berdevam görünüyor: Öfke dili, sert üslûp, baskıcı uygulamalar, başkasını suçlama alışkanlığı, kendini hâlâ pîr û pâk görme hastalığı, ayrımcı yaklaşımlar, partizanca davranışlar, vesaire…

Bu vahim durum karşısında, ne demek, ne yapmak lâzım gelir? Doğrusunu söylemek gerekirse bilemiyoruz. Söylenecek kelimeleri bulamıyoruz.

Sadece yüz yılın değil, şüphesiz yüz yılların felâketine rağmen hâlâ uyanamayan kimseleri bizim buradan dile getirdiğimiz ikazlı sözlerle uyandırmamız pek mümkün görünmüyor.

Düşünün ki, 1999 büyük Marmara Depremi için hiç tereddüt etmeden “İlâhî ikaz” tabirini kullananların dahi bir yarısı bugün suskun, yahut susmaya ve o tâbiri zinhâr kullanmamaya kendini mecbur hissediyor.

İşte, tam da bu yüzden “havf û recâ” arasında kalıyoruz. Yani, ümitli bir bekleyişle beraber, endişe verici yeni bazı gelişmelerin olması ihtimalini düşünmekten alamıyoruz kendimizi. Rabbim hayırlı bir gelişmenin kapılarını açtırsın.

Okunma Sayısı: 3490
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sebahattin UNAL

    18.2.2023 18:09:26

    Allah bu büyük afetlerden millet olarak hepimiz kendimize göre pay çıkarıp pişmanlık duymamızı nasip eylesin. Birlik, dirlik, uhuvvet ve muhabbetimize vesile olsun. Sadece Türkiye değil, bütün dünyadaki tüm kardeşlerimiz etki altında kaldılar. İnşallah uyanmamıza cidden vesile olur. Anadolu (Nuh'un Gemisi tabirine göre) çok kıymetli. Rabbim kıymetini bilmeyi hepimize nasip eylesin. Kurana (ve onun i’caz-ı mânevisi olan asrımızın tefsirine) uymaktan başka çaremiz yok. Rabbim yardımcımız olsun.

  • S.topuz

    16.2.2023 23:20:37

    Böyle büyük, peş peşe gelmiş bir AFETTEN ders ve ibret alamayan, nedamet ve pişmanlık hissetmeyenden ne beklenir ki? Eğer yapmış olduğumuz hata ve günahlardan tevbe ve ISTIĞFAR yapmayı terk eder ve Nadim olmazsak, helallik alabilmezsek daha BÜYÜK ve FECÎ AFET, Bela ve MUSÎBETLERİ tez zamanda celb edip üzerimize çekebiliriz, Allah c.c muhafaza etsin ve bizlerin bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğumuz hatalarımızı ve günahlarımızı af etsin inşaallah, Amiiin. Elfü elfi Amiiin.

  • Ömer

    16.2.2023 00:05:55

    Tespitler yerinde olmuş kaleminize sağlık... Öyle görünüyor ki sorumluluk sahipleri kıyamet kopsa (haşa) Allah huzurunda bile ben doğruyum hiç yanlış yapmadım diyecek... Allah affetsin ... Evet deprem ilahi ikazdır Lütfen ibret alalım yazık bu millete Allah bir daha böyle afetler yaşatmasın

  • Hasan Sinan Koşmaz

    15.2.2023 16:41:44

    Müteahhitler belediyeye bağlı çalışıyor, onlar da hükümete bağlı çalışıyor. Hepsi sorumlu olduğunu söylemek dahi, onları suçlamak manasını çıkarıyorlar. Biz teselli de istiyoruz, hesap sorulmasını da istiyoruz. Elbette sorumluluk silsilesi içinde bulunan bütün hatalar meydana çıkmalı ki, böyle büyük sorunlar yaşanmasın bir daha

  • Yavuz

    15.2.2023 10:07:31

    Duygularımıza tercüman olmuşsunuz Allah sizlerden razı olsun.inşallah millet olarak bu maddi manevi gaflet uykusundan uyanırızda gerçekleri görebiliriz yoksa işimiz yaş ..

  • Kazım

    15.2.2023 08:30:28

    Görmüyorlarmı ki her yıl bir veya iki kez musibetlerle imtihan ediliyorlar da ne ibret alıyor ne de tevbe ediyorlar. Tevbe 126

  • Oğuz Yiğiter

    15.2.2023 04:25:11

    Allah razı olsun Lâtif Hocam. İtidal ve hakperest bir üslûbla meseleyi ortaya koyan seri yazılarınız inşaallah vicdanlarda ma'kes bulsun. Depremden bir gün önceki yazınız intak-ı bilhak nev'inde tezahür etti. Bu havf-reca çizgisindeki yazınız da yine birşeylerin habercisi gibi.. Cenab-ı Hak daha beterlerinden korusun masumları. Gerçekten korkuyoruz bu derece yanlışta inat ve ısrardan....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı