"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan insanın... (1)

Raşit Örenel
03 Mayıs 2025, Cumartesi
"İnsan insanın kurdudur" ya da "İnsan insanın ilâcıdır". Yaşanan durumu tespit etmek istersek, yerine göre ikisi de doğru, fakat ideali tesbit edersek, insan insana ancak ilâç olmalı, zehrini almalıdır.

Düsturu cidal olan için, insan insanın kurdudur. Başkasını yutmakla beslenmeyi hayatın gerçeği olarak kabul eden ve hayatı bir mücadele olarak gören, bu sosyal "mücadele" sonucu ortaya çıkan realiteyi, idealize de ederek "eh, yapacak bir şey yok" diyerek yaklaşan insanlara göre birincisi geçerli olabilir, ki bizzat kendisi işlemese de tahribe müsaadekâr olduğu için tahripten hissedârdır ve bu insanla bire bir temas kurmak ya onun gibi "kurt"laşarak ya da onun tarafından yenilerek, bir şekilde onun "kurt"luğundan nasip(!)lenmekle sonuçlanacaktır.

Düsturu teavün olan insan için insan insanın ilâcıdır. Bu insana göre hayat bir muavenettir, tabiatın fıtrî işleyişinde sureten cidal gibi görünen hâller dahi rahîmâne, kerîmâne birer tecellidir. Fıtrî işleyişin dışına çıkarak mücadeleye dönüşen sosyal zemindeki gelişmelere ise insaf, şefkat ve adalet düsturuyla bakar, bunu esas olan muavenetten bir sapma olarak görür, tamirine çalışır. Onun için ideal olan sosyal realite değil en yüksek bir duygu olarak Allah'ın da kullarına duyduğu, şefkattir. Tahribe müsaadekâr olmadığı için muvaffak olamasa da tamir ehlidir. Böyle insanlarla temas kurmak ise ya onlar gibi başka insanlar için ilâç olarak ya da onlardan şifa bularak nasiplenmekle neticelenecektir.

Peki duruma göre ilâç ya da kurt olan insan, neye göre böyledir? Dünyevî bir uzmanlık, ahlâk bilgisi, aileden gelen görgü, dinî tutum, Kur’ân’a vukufiyet, hadis bilgisi? Bunların tamamı etken olabilmektedir, fakat meselâ âlemlere "rahmet" olarak gönderilen bir Peygamberin (asm) Sultan Abdülhamid gibi takipçileri bütün iyi niyetine rağmen İslâmiyet'in istibdada müsait olduğu zannını uyandırmaktayken, Bediüzzaman Said Nursî gibileri "Doğru bir İslâmiyet ve İslâmiyet’e lâyık bir doğruluk" içinde, tam tersini bütün hayatı ve eserleriyle ispat edip, "rahmet" aynası olabilmektedir. Tüm psikiyatri okullarında aynı şeyler öğretilirken buradan çıkan bir psikiyatr aynı malumata müracaat ile şifa ve ilâç olabilmekteyken bazısı zehir bile olabilmektedir.

Benzerini çoğaltabileceğimiz örneklere göre, aynı birikime, aynı temel hassasiyetlere sahip insanların hassasiyetlerinin ayrıntılarında, fiil ve hissiyatında farklı tezahürler ortaya çıkabilmektedir. Bazı insanlar "ilâç" bazıları "kurt" olabilmekte, Allah'ın kâinat suretinde yarattığı kitabına dair ya da kitap suretinde yarattığı kâinat olan Kur’ân'a dair bir ihtisas, vukufiyet, bazen bazı insanları başka insanlar için neden ilâç yapamamaktadır? 

(Devam edecek)

Okunma Sayısı: 573
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı