(Senelik izne ilâveten yakın aile fertlerinden gelen hastalık, ameliyat, ameliyat sonrası zarûretler, vefâtlar ve taziyeler sebebiyle, yazılara verdiğimiz süre uzadı. Bugünden itibaren, yazılara kaldığımız yerden-inşallah-devam etmek duâ ve temennisiyle.)
Son iki-üç aylık zaman zarfında, yakın çevremizde çok yoğun bir hastalık ve ölüm trafiği yaşadık. Bazen her gün, bazen her hafta şiddetli hastalık, ameliyat, özellikle vefât haberleriyle sarsıldık.
Halen hasta olup tedavi görenlere Cenab-ı Hak’tan hayırlı şifalar diliyoruz. Vefat edenlere gelince, onlara da Allah’tan rahmet ve mağfiret dileyerek, özellikle son aylarda dar-ı bekaya göç edenlerin (unuttuklarımız kusura bakmasınlar) şöyle bir listesini hatırlatmak istiyoruz:
Önce kendimizden başlayalım. Eylül ayı başında, Batman’da ikamet eden babam Haci Salih, Eylül’ün son haftasında ise amcam Filit rahmet-i rahmana kavuştu.
Yakınlarımızın, yahut yakın arkadaşlarımızın yakınları olan diğer vefatları ise kısaca şöylece sıralamak mümkün.
İzmir Ödemiş’ten 19. Dönem milletvekili Mehmet Özkan.
İzmir’den gazetemizin yazarı Süleyman Kösmene’nin kayınpederi.
Eskişehir’den Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik’in vâlidesi.
Muhasebeden mesai arkadaşımız Aslan Özdemir’in babası.
Muhasebeden mesai arkadaşımız Nihat Orhan’ın dayısı.
Van’dan (aslen Siirt Tillo’lu) Kâmil Koyuncu Ağabeyimiz.
Ankara’dan Bilal Sürücü Ağabeyimizin teyzesi.
İstanbul’dan arkadaşımız Dr. Naim Memmi’nin babası.
İstanbul’dan arkadaşımız Hasan Sarıbuğa’nın amcası.
Şanlıurfa’dan Cüneyt Gökçe Ağabeyimizin vâlidesi.
Şanlıurfa Temsilcimiz Said Yetim’in ağabeyi Mehmet Ali.
Mersin’den Danyal Ateş Ağabeyimizin damadı Said Başaran kardeşimiz.
Yeni Asya yazarı arkadaşımız Cevher İlhan’ın babası.
Yeni Asya’nın kadim Hatay Temsilcisi Ahmet Denktaş Ağabey.
Yeni Asya Yönetim Kurulu eski üyesi, eski GYY Bünyamin Ateş’in kayınpederi Vanlı Son Şahitler’den Selâhaddin Akyıl Ağabey.
Bursa’dan Eyüp Otman, Çankırı Ilgaz’dan İzzet Akada, Erzurum’dan Vahdet Yılmaz ve Üstadımız Bediüzzaman’ın İstanbul’daki mihmandarı, son şahitlerden Mehmet Fırıncı Ağabey.
Bilvesile, vefat edenlere tekrar Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyor, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.
Son olarak hatırlatmak istiyoruz ki: Ölüm hakikati hepimizin başında ve yakınında. Nerede, ne zaman geleceği de meçhul olduğu için, özellikle hak ve hukukumuz olan kimselerle helalleşmeyi unutmamaya azami derecede dikkat etmeliyiz.
Günün Tarihi: 7 Ekim 1917
Rusya’nın Bolşevik Baykuşları
Dahili çalkantılarla sarsılan Rusya’da komünist bir düzen kurmak isteyen Bolşevikler, 370 yıllık Çarlık rejimini yıkarak 7 Ekim 1917’de nihaî devrimi gerçekleştirmiş oldular.
Bu tarihî hadiseye değişik isimler konuldu: Bolşevik İhtilâli, Komünist Devrimi, 7 Ekim Devrimi gibi...
Bu hadiseye hangi isim konulursa konulsun, aslında mahiyeti değişmiyor.
Marksist ve maddeci bir dünya görüşünü benimseyen bu dinsiz cereyan, aynı zamanda bütün dinleri dışlayan, reddeden, hatta onlarla mücadele eden bir mahiyet arz ediyor.
Dinî, mânevî ve mukaddes sayılan herşeye muhalefet eden, hatta bunları toplumu uyuşturan bir nevî “afyon” gibi gören komünist rejim, öncelikle Rusya’daki Hıristiyanlık dinini yıkmaya yöneldi. Ardından da, dünyada yaşayan sair dinlere ve bilhassa İslâmiyete karşı fikrî ve ideolojik bir savaşa tutuştu.
Lenin, Troçki ve Stalin gibi dinsiz zalimlerin tekeline giren Rusya’nın ardından, dünyanın diğer bazı ülke ve toplulukları da hızla komünizme kaymaya başladı.
Komünist cereyanın arkasında sadece Marksizm gibi ideolojik destek yoktu. Aynı zamanda “Kızıl Ordu” denen dinden, mâneviyattan yoksun, anne ve babaları belirsiz, adeta robotlar topluluğundan müteşekkil, ateş gücü yüksek bir askerî kuvvet vardı.
Bu vahşi ve kaba kuvvet, uzun müddet özellikle yakın ülke yönetimlerinin de korkulu rüyâsı oldu. Baltık ülkelerinden Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Karadeniz sâhilindeki ülkelere kadar, Rusya’ya yakın veya komşu olan bütün devletler, komünist rejiminden ve bilhassa Kızıl Ordu’dan bir şekilde etkilendiler. Bir kısmı ise, resmen ve alenen işgale uğradı.
Kızıl Ordu ile birlikte komünizmin çöküşü, teşekkülünden yetmiş yıl kadar sonra, 1980’lerin sonlarında gerçekleşmiş oldu.