"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıra Türkiye’nin bölünmesine gelmeden

M. Latif SALİHOĞLU
21 Ekim 2019, Pazartesi
Avrupa zalimleri ile Asya’nın münafıklarının Ortadoğu coğrafyası üzerindeki “satranç oyunları” dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.

Özellikle, bölgede Yahudi İsrail’e karşı durabilecek, yahut gerektiğinde ona kafa tutabilecek devlet ve hükûmetlere yönelik acımasız politikalar uygulanıyor.

Bu politikalar, görünürde birbirinden bazı farklılıklar arz etse de, asıl gaye ve temel hedefleri aynıdır: İsrail’in önünü açmak. Bunun için de türlü türlü yöntemler deneniyor. Meselâ: Yerine göre, yahut zaman, imkân ve şartlara bağlı olarak askerî darbe; sosyal, siyasî veya iktisadî kargaşa; iç savaş, ikili-üçlü çatışma; etnik çatışma, dinî ayrışma, vesaire...

Bütün bu melânetleri, yer yer denediler ve kısmî başarıları da elde ettiler: Filistin, Libya, Mısır, Irak, Suriye; sırada ise, İran ve nihayet Türkiye var.

İşte, bu son derece sinsî ve zalimane politikalar karşısında, aynı şekilde son derece dikkatli ve müteyakkız davranmalı. Aksi halde, hicrânlı buhranlar ve yakıcı firaklar, zincirleme halinde bölgenin tamamına yayılmaya acımasızca devam edecek.

* * *

Evet, bundan bir asır evvel Ortadoğu haritasını cetvelle dizayn edenler, şimdilerde yeni bir haritanın peşindeler; yani, bu coğrafyayı yeniden dizayn etmenin hesabı-kitabı ile meşgul görünmekteler.

Bir asır önceki operasyon, koca Osmanlı’yı zaafa uğratıp bitirmek maksadıyla yapıldı. Şimdiki operasyonlar ise, evet, aynen Yahudi İsrail devletini büyütme, güçlendirme ve bölge genelinde hâkim kılma hedefine mâtuf olarak planlanıyor.

* * *

Hiç şüphe edilmesin ki, Irak’ın harabeye çevrilerek fiilen üçe bölünmesi, büyük İsrail’i kurma projesinin bir parçasıydı.

Hemen ardından iç kargaşa ile bölünmek istenen Suriye, maalesef Irak’tan da beter bir vaziyete sürüklenme dönemini yaşadı; yaşamaya da devam ediyor.

Takattan alabildiğine düşürülmüş durumdaki Suriye’nin bölünmesinde de şayet başarılı olurlarsa, evet, hiç şüphe edilmesin ki, ardından İran ve Türkiye’yi hedef tahtasına koyacaklar. 

Buna göre, asıl meselenin İslâm âleminin ikbâl ve istikbâli olduğu anlaşılıyor. Bu sebeple, konuyla ilgili ve yetkili durumdaki kişilere ve mercilere kemâl-i ciddiyetle hatırlatıyoruz ki: Lütfen, çok dikkatli olun. Suriye’nin iç işlerine karışmayın ve bu ülkenin içini karıştıranlara da kuvvet-cesaret vermeyin. Sıkıntıları gidermede hiç de çare olmayan silâhlı çatışmalara taraftarlık göstermeyin. Bu komşu ve kardeş ülkenin bölünüp parçalanmasına asla ve kat’a razı olmayın. Aksi durumda, ateş çemberi genişleyecek ve bizim hem paçamızı, hem bacamızı tutuşturacak.

Nihayet, biz bugün itibariyle Suriye için ne düşünüyor, ne yapıyor ve neler tasarlıyorsak, yarın aynı veya benzeri şeylerin Türkiye için de düşünülüp yapılmaya çalışılacağını iyi hesaplamak ve ona göre hareket etmek durumundayız.

***

GÜNÜN TARİHİ: 21 Ekim 1860

Ahrârların ilk gazetesi

Bilâhare Ahrâr-ı Osmaniye ve Jön Türkler ismini de alan Yeni Osmanlıların çıkardığı Tercüman-ı Ahvâl isimli gazete, 21 Ekim 1860’ta yayın hayatına başladı.

Tercüman-ı Ahvâl, Osmanlı’da aynı zamanda ilk özel gazete hüviyetini taşıyor. Sosyal, siyasî, kültürel ve edebî ağırlıklı olarak çıkan bu gazetenin sahibi Yozgatlı Çapanzâde Agâh Efendi; başyazarı ise İbrahim Şinasi Efendi idi. Gazetenin yazar kadrosunda, ayrıca Ahmed Vefik, Ziya Paşa ve Refik Bey gibi şöhretler de yer almaktaydı.

İlk başta haftalık olarak (Pazar) çıkan T. Ahvâl, bilâhare haftada üç gün, ardından beş gün yayınlandı. Gazete, Ziya Paşa’nın maarife dair mâsumane bir tenkidi bahane edilerek, Mayıs 1861'de iki haftalık süreyle kapatıldı. Bu da, tarihimizdeki ilk kapatılma hadisesidir. Toplam 792 nüshası yayınlanan

Tercüman-ı Ahvâl, 1866 yılında süresiz olarak kapatıldı.

Okunma Sayısı: 3160
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    21.10.2019 16:39:54

    Dünya'nın hercümerç içinde çalkalandığı son dönemlerde İslam Dünyası'nın çok dikkatli ve teyakkuz halinde olması icap ediyor.Sizin de buyurduğunuz gibi;Libya,Mısır,Filistin,Irak ve Suriye'den sonra sıra Allah muhafaza ülkemize gelebilir.Muhtemel seçenekler arasında bu da ne yazık ki mevcut.Her hal ve şartta diplomasi dili kullanılarak ve son derece uyanık olarak dış ülke yetkilileriyle işler yürütülmeli.Aksi halde;en ufak bi hata, ciddi şekilde ziyana sebep olabilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı