"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yalçın bir muhalif: Hüseyin Cahit

M. Latif SALİHOĞLU
27 Nisan 2013, Cumartesi
Yakın Tarih Yazıları

Politikacı, gazeteci-yazar Hüseyin Cahit Yalçın (1874-1957), Demokrat Partilileri haksız yere tenkit ettiği gerekçesiyle 26 aylık hapis cezasına mahkûm edildi. (23 Eylül 1954)
Bu tarihlerde Kars milletvekili olan Hüseyin Cahit'in mahkûmiyetinin sebebi, CHP'nin yayın organı gibi neşriyat yapan Ulus gazetesine çıkan "Gözü kapalı oy vermek" başlıklı yazısıydı.
Bu yazıda, DP'lilere yönelik çok ağır tahkir ve tezyifler yer alıyordu.
Üsküdar Cezâevinde yatan CHP'li (aynı zamanda eski İttihatçı) Hüseyin Cahit'i ilk ziyaret edenlerin arasında muhalefet lideri İsmet Paşa oldu.
Bu ziyaretin ardından, yine eski İttihatçı olan Cumhurbaşkanı Celal Bayar da devreye girdi ve yasanın kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak Hüseyin Cahit'in cezasını kaldırdı.

Muhalif bir karakter

Etkili ve kapasiteli bir kişilik olan Hüseyin Cahit'in, aynı zamanda "muhalif" bir karaktere sahip olduğu anlaşılıyor.
İşte, "Yalçın muhalif" olarak Hüseyin Cahit’in ana hatlarıya bir portresi:

* 1908'de başlayan II. Meşrutiyet'in ilânıyla birlikte edebiyata ara vererek politikaya girdi.

* Ağustos 1908'de Tevfik Fikret ile birlikte Tanin gazetesini kurdu.

* İttihat ve Terakkinin siyasî alanda âdeta bir kalemşoru, bir tetikçisi oldu.

* Aynı yıl yapılan seçimde İstanbul mebusu (1908-1912) oldu.

* 1913'ten sonra tek parti haline gelen İttihat ve Terakkiyi tenkide başladı.

* İstanbul'un işgalinden sonra, Haziran 1919'da Malta'ya sürüldü.

* 1922'de Tanin'i yeniden neşre başladı. Ankara hükümetine yönelttiği ağır tenkitler ve eski İttihatçıları savunması yüzünden, 1923'te İstiklâl Mahkemesinde yargılandı. 1925'te müebbet sürgün cezası ile Çorum'a gönderildi.

* Bu tarihten sonra, Mustafa Kemal'in ölümüne kadar politikanın dışında kaldı.

* M. Kemal'in ölümünden sonra, İsmet Paşanın teklifiyle tekrar politikaya döndü. 1939-1954 yılları arasında Çankırı, İstanbul ve Kars milletvekilliği yaptı.

* 1950'den evvel DP'ye karşı nisbeten yumuşak sayılabilecek tavrını, seçimlerden sonra alabildiğine şiddetlendirdi. DP kitlesini cahillikle ve "gözü kapalı" oy vermekle suçlamaya başladı. Bu sebeple de, dokunulmazlığı kaldırılarak cezaya çarptırıldı.

Yalçınlar, Yalmanlar...

Eski İttihatçı ve İttihatçılar içinde masonik çevrelerle sıkı münasebeti olduğu bilinen Hüseyin Cahit Yalçın'ın kökeninde, ayrıca "Arap düşmanlığı"nı başlatan Selaniklilerle de sıkı bir teması olduğu anlaşılıyor.

Anlaşılmayan, ancak hayli dikkat çekici bulunan nokta ise, "Yalçın" ile "Yalman" ad veya soyadlı meşhûrların Selaniklilerle ilgili müşterek noktalarıdır. (İlgisiz olan benzer soyadı sahiplerini tenzih ederiz.)

Bilindiği gibi, Yalçın ile Yalman, aynı anlamı taşıyor: Dik, sarp, çetin...
İşte, Selanik dönmeleriyle bağlantısı olup isminde aynı anlamlı kelimeyi taşıyan bir grup Yalçın ve Yalman: Hüseyin Cahit Yalçın, Şiar Yalçın, Soner Yalçın... Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'a göre Selanikli Sabetaist Yalmanlar: Osman Tevfik Yalman (M. Kemal'in öğretmeni) Ahmet Emin Yalman, Rifat Yalman, M. Vacit Yalman. (Bkz: Efendi-2, s. 41)
* * *
Selaniklilerin bir kısmı zaman zaman Demokrat olarak da bilinmişlerdir. Zira, DP'nin içinde az da olsa mason, sabetaist, vesaireler vardı.
Bu hususla ilgili, dedesi Selanik'te tüccar olarak bilinen Naim Beyin torunu edebiyatçı Şiar Yalçın'dan bir hatıra notu naklederek bitirelim.
Fatin Rüştü Zorlu'nun Dışişleri Bakanlığı zamanında devlet hizmetine alınan Şiar Yalçın şunları yazıyor:
"Beni herkes Demokrat zannederdi.
“İhtilâl oldu (1960), bizim resimlerimizi koydular, 'Fatinistler' diye...
“Halbuki tam aksine, ben hararetli bir CHP'li idim, İsmet Paşacı idim." (Bkz: Şiar Yalçın; Şiar'ın Defteri, İletişim Yayınevi)

İklim Değişikliği
İstanbul'da dondurucu soğuklar
Tarih 11 Aralık 1953’te, Türkiye’nin bilhassa batı bölgelerinde müthiş bir iklim değişikliğine şahit olundu.
Dondurucu soğuklar, etkisini bariz şekilde göstermeye başladı.
Yoğun kar yağışı ve şiddetli soğuklar sebebiyle, İstanbul'daki Haliç ve Boğaz suları yer yer kalın buz tabakalarıyla kaplandığı görüldü.
Özellikle Haliç'te, insanların donmuş deniz suyu üzerinden karşıdan karşıya geçtikleri tesbit edilirken, aynı yüzeyin bazı noktasında ise, insanların kartopu oynadığına şahit olundu.
Bu dondurucu soğuklar sebebiyle, yük gemileri limanlara, yolcu gemileri ise iskelelere yanaşmakta büyük zorluk çektiler.
* * *
Tarihî kaynaklar, İstanbul'da kış mevsiminde dondurucu soğukların defalarca yaşandığını bildiriyor.
Tarih kitapları, gerek Bizans döneminde ve gerekse Osmanlı döneminde, bütün Haliç ve Boğaz sâhillerinin donduğuna ve bilhassa uzak denizlerden gelerek İstanbul'a erzak ve hububat getiren gemilerin açıklarda kalarak limanlara yanaşamadıklarına dair müşterek bilgileri aktarıyor.
Osmanlı zamanında kaydedilen ve deniz suyunu donduran en şiddetli kış mevsiminin 1621, 1755 ve 1893 yıllarında yaşandığı belirtiliyor.
* * *
Arşiv kayıtlarında, 1953’teki kış mevsiminin başlarında Haliç ve Boğaz'da tesbit edilmiş bazı görüntüler yer alıyor.
Bu görüntüleri seyrederken, çekilen bütün sıkıntılara rağmen, insanın yine de "Ah! Nerede o eski kışlar" diyesi geliyor.
Zira, kuraklık ve yağışsızlık hallerini yaşamaktansa, kısa ömürlü buzlanmaya razı olmak çok daha iyi.
Soğuk havalarda, giyinerek de olsa korunmak mümkün. Kuraklığın zararlarını telâfi etmek ise, zorlukların en büyüğü.
Okunma Sayısı: 2439
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı